ANILARDA KALANLAR
(TAHASSÜR)
Bir zamanlar bu yerde şirin bir şehir vardı Suları coşkun akar her tarafı yıkardı. Tüm evlerin süsüydü portakal bahçeleri, Çiçeğinin kokusu kaplardı caddeleri. Güler yüzlü insanlar birbirine giderdi, İki gün görmediği dosta sitem ederdi. Biraz varlıklı olan fayton ile gezerdi, Hiç kimse kıskanmazdı gören maşallah derdi. Parke yolda nal sesi,sanki şarkı bestesi. Beş kuruşa giderdi sümbül,nergis destesi. İstasyon caddesinde ulu çınarlar vardı, Bütün kuşlar toplanıp dallarına konardı. Parktaki pembe güller dallarında solardı, Çocuklar bahçelerden caneriği yolardı. Evlerde toplanırdık masal dinlemek için, Pür dikkat kesilirdik iyi anlamak için. Bazen masal içinde türküler söylenirdi, Sade çocuklar değil dinleyen eğlenirdi Kendi oyunumuzu hep kendimiz kurardık. Bilmeceler sorarak kafamızı yorardık. Çocuklar turunç topla futbol maçı yapardı, Gol atıldığı zaman bir şamata kopardı. Eğer rüzgar az ise tırmanırdık yokuşu. Elimizde kasnaklı bulamazsak cinkuşu. Hava yağmurlu ise köküçleri saplardık, Dağılırdık kırlara alıç,yemşen toplardık. Binmecine olurdu çelik çomak oyunu. Yenilenin çok zaman sıkılırdı boyunu. Bazen çiğdem deşmeye çıkar idik dağlara, Üzüm koparmak için dıkılırdık bağlara. Elim sende,can vermeç,hele de pıslanpatır, Elli yıl öncesini dün gibi hatırlatır. Kırlara gidilirdi, serilirdi hasırlar, Hasırlara oturup, yoğrulurdu kısırlar. Yoğrulan kısırları herkes neşeyle yerdi, Tekrar buluşmak için bir gün tayin ederdi. Keşikle yapılırdı ufak çaptaki işler, Yarenlik yapılırken keyfe gelip gülüşler. Hiç kimseyi üzmezdi hiç kimseyi kırmazdı, Zaten kimse üstünde çok ta fazla durmazdı. Herkes yaşına göre söz alıp konuşurdu, Yazlık sinemalarda sevenler buluşurdu. Aile yerindeki sevdiğine bakardı, Nabzı çok hızlı atar ateş olup yakardı. Havalar ısınınca Karaçay’a giderdik, Bazen huysuzluk yapıp yolda kavga ederdik. Bildiğimiz duayı okuyup yarışırdık, Çürüktaş’a varmadan yeniden barışırdık. Karaçay’ın suları yine böyle serindi, Çürüktaş’ın göleti boyum kadar derindi. Arkadaşlar kayadan tepe üstü atlardı, Soğuyan karpuzumuz ortasından çatlardı. ………………………………………………. ……………………………………………… Ne güzelim bahçeler, ne dar sokaklar kaldı, Güzelliğin yerini beton binalar aldı. |
Çürüktaş’a varmadan yeniden barışırdık.
küsmek yoktu, uzun süreli... şimdi gülümsemeler sahte, içler kin ve nefretli...
değişen sadece zaman değil, daha çok insanlar!!!