Yasak ŞehirliyimYörük çocuğuyum, adım ’ ay balam’ benim Eziler yaylasında kepenekte doğmuşum, keçi sütü emmiş, demir beşiklerde sallanmış bedenim höllüğe pislemiş, kar suları içmişim! kıl çadırlarda yatmışım, yastığımız saman döşeğimiz toprak lokmamız alın terimiz gibi aktı bizim yedi köyün ağası dedem; körüklü çizme giyerdi. altında ak yeleli bir küheylan, kuşlar-kurtlar sinerdi! aslında; anam Yörük/ babam- gurbet süslü koyaklarda yeşeren yaban gülü değilim ben gerçeğin çağlayan pınarında öz/ÜM, //olsak da devri âlemde muallâ! çarığımız çalı başındadır hala bizim//. Yörük kızıyım kırlarda asi bir ece, güççük yaşta tutuldum amansız bir aşka, doldurup heybenin gözüne yüreğini dolaşmışım gündüz gece dağların dorukları gibi sevdası hep yüce!... /obalar otağımdır benim, dağlar dert ortağımdır benim, oyuncağım çamdan bardaklar yaylalar toprağımdır benim/. kırk belikli kınalı elli anam, köpüklü ayran döver yayıkta bulgur aşı-tarhana... kırk kaşık oynar çanakta //kardelen çiçeği açar ceylanların ayak izinde kartal yuva yapar asaletin beşiğinde// bıçkın bakışlı!... aslan yürekli, yiğitler kışlar otağımızda sevdamız keki okulu yanar! ilk cemre düşünce yüreğe, gazal yaprağına yazılır aşk kitabeleri. gürgen ağacına kazılan çentikler gibi, kazınır yüreklere... gergefinde gelinlik kızların! yaylada sarıpapatyalar öper çarıkları, gelincikler bayram eder her bahar ayında. pınarları çağlar yavuklunun yangın yüreğine, birde tanık olursan ’Türkmen Düğünü’ne’ davul-zurna halaylar... kuzular çevrilir körükte. Adım; ay balam!... ’avam kamarası’ bize haram, yayladır suyum– havam -’gök keçinin ger oğlağı’ derdi; tat ali (ağa) dedem! sevdam inatçıdır benim, keçi sütü emdiğimden! ’it ürür /kervan yürümez’, yayla da! her obanın bir ’raconu’ vardır. hürmet –sevgi- saygı- asalet... ilk kuraldır ağa da! bedenim kül olur vaha da köküm; Türkmen, yaprağım; ay balam, filizlenir doruklar da yasak şehirliğim ben... Ümmü Aşcı |