FATİH (10)
El büyüklüğünde yuvarlak Konserve Kutu içinde
"ince Mum ışıklı" Fener’le başlar Fatih’te Ramazanın 27.nci Gecesi "Fakir Çocukların Kandil Konseri"; "- Yağlı Kapı, Mumlu Kapı, arkası Ulu Kandil Kapısı. Merdivenden iniyor, Pabucunu giyiyor, Beş-Para olsun, On-Para olsun, Hanım Teyze sağolsun. Sağolsun-da-varolsun. Özenirim; "- Keşke Fakir olaydımda, yağlayaydım Hacı Kapılarını! derim. Tokmaklar Davulcu, Savur’u, Köpekler hav’lar, U’lur. "- Hoşt!" Ritminin içine "Küt" diye bir Tekme konur; "- Au, Vauuu! Davulcu Mani’ye devam eder; GÜM GÜM DE, GÜM GÜM "- Hoşgeldim Mah’lenize." DUM-daka, DUM-daka "- Elimde Davul Yüküm." tıkır da, tıkır-tıkır. "- A, benim Bacılarım," tık. "- Ağa Beyim," GÜM! "- Selamun Aleyküm!" GÜM GÜM DE, GÜM GÜM! Gelir Arife, birde Bayram Namazı. Ben, Küçük Kardeşim ve Babam kalkarız Sabahın Kör’ünde Abdest almaya. Kıştır, karanlıktır, soğuktur; "- Buz gibi, brrrr!" Kahvaltısız-Aç Gövdelerimizi taşırız Camii’ye, herkesin-Koltuk-Altı’nda bir Seccade, Kafasında ise aynı Bahane; "- İçeride Yer yoktu, Camii Avlusu çok soğuktu..." En yakın Kahvede alırız Soluğu, Bayram Namazı bitene kadar. Anam okur Yüzümüzden Babamın Tembihini. Babam ise bilir, Küçük Kardeşimin "Yalan söylemeyi hiç beceremiyeceğini" |