Bir Nehir OlsamBaşımı alıp gitsem diyorum Şöyle deli bir akarsu gibi çağlaya çağlaya Önümde ölüm olmasa Yatağımda iki büklüm bir akrep gibi kıvrılmasam İnsan yanım ağır gelse Mesela kıyılarımda oynayan çocuklar saçları toz toprak ve bedeni sıska bana şaşkın gözlerle baka kalsalar ama korkmasalar Göğsümdeki ak köpüklere ürkek bir el dokunsa Burnu sümüklü bir çocuk ’Anne !’ diye bağırsa ’Su, sen gibi öyle sıcak ki...’ Hani hep özlerdik ya insanlığa akan nehirleri İşte öyle bir nehir olsam diyorum Yolumu şaşırıp bir mapushane duvarına omuz vursam Kötülükler olmasa Pos bıyıklı gardiyan, ne polis ne de ay ışığına tutkun jandarma Tüm sevda mahkumlarını alıp sırtıma Bir dağ dibine varıp uzansam Tanrım ! desem Tanrım ! Günahlarımızı affet ! İşte o an gökyüzü içli içli hıçkırsa Ak kanatlı bir melek halimize bakıp ’Sizi deli sevdalılar. Cennet’i terk edip viran bağlarda yaşayanlar’ diye hayıflansa Ah ! Melek ! Canımın içi, bizim için ağlama desem Kirpiklerine dokunsam Ondan insanlık için birkaç tatlı söz, Bir yudum da sevgi istesem Ve şu deli başımı göğsüne yaslayıp kırk yıl Ah ! Kırk yıl ne ki bir solukta geçer. Ooof ! Of ! Sonra ince ince yağmur yağsa Gözlerimde yedi renk yedi sevgi yumağı; gökkuşağı olanca hasretimle kucaklasam toprağı Bir papatya beyaz yapraklarını rüzgarda sallaya sallaya "Merhaba ay! Mehtap, yıldızlar sizi öyle özledim ki "dese Gülse..Gülsem..Çocuk, sen de gülsen... Öyle böyle değil, sesin dağları aşıp memleket memleket dolaşsa Evrende heyecanlı fırtınaları yaratsa Yani tüm varlığınla Bin yıla denk bir düşün gerçeğe dirilişi gibi Oysa şimdi sen var ya sen, Ahh ! Ah ! Ökçesi kırık ahşap kanepenin üstünde rüyalardasın Gözlerinde nehirlerin devrildiği çağlayanlar var Ve yüreğinin sesi tik tak tik tak ! Kalp atışlarını dinliyorum yaşıyorsun ve ben keşkesiz dünyanda kan damarlarında ılgıt ılgıt akan bir nehir olsam diyorum. |
yürekten alkışlıyorum