HANCIDAN YOLCUYA
HANCIDAN YOLCUYA
Belli, çok uzak yerlerden gelmişsin, Kuş tüyünden yok ama, sereyim sana bir yatak. Gecenin karanlığı hüzünle inerken perde perde, İstesem de geremem çünkü yok ki hiç perde. Ben de ayrıyım baba ocağından,ana kucağından, Yakar kardeş hasreti,memleket tüter burnumda. Neler gördün,kimleri koydun ardından,anlat hele, Sonra da sen dinle,hangimiz daha dertli,gör hele. Bir töre ki mahkum etti beni gurbete, Esaret ne zaman başladı ,unttum,ne zaman biter, meçhul. Yok yok beni teselli edecek artık hiç bir şey yok, Uzun zaman oldu anladım,çare değil şişedeki de. Oldu arkadaş bana karanlık geceler, yanık türküler, Gurbetliğin sırrını,yavaş yavaş geceler gizler. Aldım haber,sıladakiler de tek tek gitmişler, Sen de var git Niğde’den,geç Bor’a doğru. Döktüğüm göz yaşları,sararttı bendeki resmi, Bahçeme bahar hiç gelmez,güller hiç açmaz. Gözümde yaş kurudu,nicedir akmaz. Söyletme,gir şu yatağa gayri, ğir yavaş yavaş. Sen söylemezsen de ben anlarım, yaran derinde, Yıllar var ki hiç söylenmedi sırlarım benim de. Hesap sorma,gördüm seninle yılların hesabını ben de, Bana da bir çare bul,bul yavaş yavaş. remzihan |