Nazenin.
"Kenarın dilberi ne kadar salınırsa salınsın, ’nazlı’ olur da ’ nazenin ’ olamaz..."
Cenap Şehabettin Her şey yakışırdı ona, Her şeyi, o yakıştırırdı kendine… Bakışı, gülüşü Gidişi, duruşu Ağlayışı, susuşu Kızması, azarlaması Çok yakışırdı. Siyah boğmazdı Beyaz fena durmazdı Ama kırmızı! Ah, ah. İşte ona başka yakışırdı. Etek yakışırdı, elbiseleri de. Pantolonu sevmesemde hanımlarda, Ona yakışırdı… Elleri melek kanadı, Gözleri orman misâliydi. Ayakları bile küçüktü, Her ayakkabı yakışırdı... Hele bir de salına salına yürüyüşü yok mu Mahalle hayran kalırdı... Şarabı severdi, sevdirirdi de. Sâkilik bile yakışırdı. Şarabî gül saçlarıyla, Sarhoşluğu bile güzeldi… Şarkılar söylerdi, pek güzel. En hasından sanat müziği, Hele türküler, bir başka yakışırdı… Sanırsın ki tüm şarkılar, Onun için söylenmiş… Küfür bile etse, Ki usturuplu ederdi, Pek yakışmadı derdim, Ama düşünüyorum da şimdi, Onu bile yakıştırırdı… Mutfakta hoş görünürdü Salonda bir başka Hele hele, neyse. Neyse. Bende kalsın daha fazlası... Hicrânı güzelleştirirdi, Vuslatı ayrı lezzetti. Nazlı değildi asla, Ama pek bir nazenindi... Hâsılı kelâm, Her şey yakışırdı ona da, Bir hayırsız adamın İkinci karısı olmak, Hiç yakışmadı… 9 Haziran 2004 - İstanbul |
Ve kavuşamayınca arkasından
Böyle dizeler yazar
Gerçek hayatta ona kavuşmuş olsa acaba ömür boyu aynı duyguyu yaşayabilecek miydi