karımı aldattım
çılgınca günâh işlemenin sonucu
döktü terlerini gri çarşaf açmış denize dingin bulutlar… karıma söz vermiştim oturacaktım bulutlar gibi dingin elimde kahvem ve cıgaram bakacak ama namus koruyucu olmayacak denize âşık balkondan martıların denizi taciz ettiklerine ve susacaktım… mavinin en cezbedenini gözlerine gömmüş karım bunca evlenip-boşanmamdan sonra artık benim yarım dudağıyla değil sadece teniyle, gözüyle, yüreğiyle öpmekte beni bitmeyen balayıyla her günümüz yepyeni… haftanın beş günü altınlı günlerde buluşan Ayla, Belma, Hülyâ, Selma balkonun önünde sabah-akşam koşuşan pasta, börek, çörek yerken kocaları “hoop! ” derken atacaklar yağlarını bu yaşta koparmayacaklar erotizmle bağlarını… içlerinde Belma diğerlerinin hocası kapıcının dediğine göre de dulmuş yatağa sığmayınca da kocası birdenbire kaybolmuş alımlı da haspa kocasını balkonumda bulacak sanki gelip-geçerken bana baktığı gözleri haki bakmasına baksın da ya benim körpe karım yakalarsa bakışını her geçişte boynuna al-yeşil fular takışını yorumlarsa kötüye… nitekim ben bakarken Belma’nın su böreği yüzüne bana kahve getiren karımın dördü de takıldı gözüne ben ayırmadan gözlerimi şüpheyi çekmemek için Belma’nın iri kalçalarından obeziteden dem vurmaya başladım karım lâfı aldı ağzımdan meğer ne de çok bilirmiş bu konuda öğrenmiş erbabından erkeğe de aşırı göbek yakışmaz deyince kahve geçmedi boğazımdan… zomlayıp zomlayıp çiçek-kelebek fotoğrafları çekerken yukardan aşağı Belma’yı da katarken sözlerinin arasına sözü öyle bir noktaya getirdi ki ben de anlayamadım “tamam karıcığım; asla aldatmayacağım,” deyiverdim… uyku küsmüştü sanki konuşmaları hatırladım sabahki dolaptaki akşamdan kalma kalın biftek --------Belma’nın kalçaları --------cevizli baklava ve üzerlerine bir tek rakı beynimde dans ediyor --------usulca yataktan süzülürken karım “nereye,” deyiveriyor yalanın köküne kıtlık mı girmiş “gazeteye bir yazı göndereceğim yazıp sen uyumana bak saat gecenin üçüne gelmiş”… içi rahat etsin de uyusun diye basıyorum kompütürün düğmesine bir ses yayılıyor ona ninni gelecek nitekim mırıltısı uykusundan sonra da olsa sabaha kadar sürecek… -------yemeğin salçalısı -------kadının kalçalısı demode olmamış olsaydı Belma’nın kalçaları yazılmayacak karım söz almayacak ben de onu aldatmayacaktım… terliklerimi çıkarıp Çerkez yürüyüşüyle sessizce yürüdüm Berna’nın kalçaları umurumda değildi asla Belma’nın kalçaları gibi olmazdı benimkisi nasıl olsa yakıyordu vücudum dolaba sessiz bir hücum kalın biftek rakı, ama tek ve cevizli baklava karım sorarsa sabaha midem adına savunmamı yaparım o zaman karımı aldatmış olmam ki… Yüksel ÖNAÇAN |