Cüzzamlı Melekler
Karanlığın fahişelerinden peydahlanan acılar vardı
yalnızlığın orta yerinde toza toprağa gömülmüş sevda yanıkları.. bir elinde sabrın çığlıkları ; diğer elinde fahişe tohumları.. hayat’a dogru adımında kayıp olan ateşini yaktı kanını akıttı gecesindeki ayla inleyen yıldızına güçlü kolları yanan bronz tenine alışkın değildi.. acımış dudaklarını ateşe verdi.. bir rüzgar esti gecesine gündüzlerin kara fahişeleri; gecelerin beyaz güzel yosmaları, şarap akıttı damarlarına.. kurumuş sevdaların dikenlerini batırdı çığlıklarına.. şarabının son yudumuna zehir kattı tırnak diplerinden zehri akıttı gözlerindeki buğuya sonra dedi ki; puslu mateminin acısındaki denize karışıp yok olmalı bugün hızlıca sermeli yalnızlığı perde gibi bulutlara dudaklarımın kanı,akıtmalı sabrımın acı tuzunu; bir bir önüne sermeli karanlığın kırmızı fahişelerini mavi gözlerimdeki buğuyu karanlığa hediye etmeli dedim ya yoktan var olmalı bugün sokaktaki acı piçlerin sabırlarını zorlamalı kibriti yakıp sigaranın yanan yerinin acısına sadık olmalı.. NOT :aslında soruyorum hep kendime; Tanrı el yazısını bozmasaydı bu olucakmıydı? paslı kütüphanede meleklerin cüzzam bulaşmış ellerimiydi beni karanlığa iten..? yazan:GÖZDE AKAR ONikiTEMMUZikibinon 20:58 |
Sevgi ve saygıyla...