Serkeş Giryeler
Olur bir gün ölürsem, takma, boş ver sevgilim,
Ben uzak diyarlara sükûnetle gideyim, En ücra köşelerde sorma, bilme, ben neyim, Boynu prangalarla kırılmış bir köleyim. Bir ağustos sıcağı, ruhum hararet dolmuş, Aşkının o nârıyla kalbim ezelden solmuş, Adına sevdâ derler, çetrefilli bir yolmuş, Aşkının esiriysem kime ne ki, ne olmuş? Sebepsiz gözyaşlarım, nedendir bilmiyorum, Seni anlatıyorlar, bu yüzden silmiyorum, Sen acı çek diyorsun, başüstüne diyorum, Biraz dert biraz keder, katık edip yiyorum. Bir sabah rüzgârına kapılıp günler boyu, Uzun vadilerinden akar iken dert suyu, Yusuf’un atıldığı buzdan soğuk o kuyu, Şimdi ağlıyorum ben, n’olur bari sen uyu. Hasta göklerin derin mana kokan halleri, Mecnun’a da ne hacet? Benden sor o çölleri, Bu sevda diyarının soğuk esen yelleri, Beni de alıp gitti kahır dolu selleri. Bir hazan pervanesi dönüp durur başımda, Pek tatlı bir zehir var aşk denen o aşımda, Tek bir zerre riya yok döktüğüm gözyaşımda, Aşkım da bembeyazdır, suskun mezar taşım da. Emre GÜLBÜZ |