DONDURMAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Hiç parkta otururken, canınız dondurma çekti mi? Parasını verip aldınız ve afiyetle yediniz değil mi? Aman canım, dondurma da mı yiyemeyeceğiz? diyorsunuz belki de şimdi. Peki, hiç düşündünüz mü, yoksulluk nedeniyle dondurma alamayanları? İşsizleri, garipleri. İşsiz bir babanın,cebindeki son parasıyla çocuğuna simit ve kendine de iş ilanı sayfasına bakmak için gazete aldığı bir durumda, dondurmanın tadına nasıl bakılır ki? Eminim ki, bu şiiri okuduktan sonra, boğazınıza bir şeyler düğümlenecek, etrafınızda çocuk arayacak ve ilk fırsatta da sanırım onlara dondurma ısmarlayacaksınız.Sokak çocuklarını düşünün, kimsesiz yetimleri düşünün. Bir düşünün siz.. Düşünecek çok şey vardır.
Parktaki çocuk gülümsüyordu çevresine
Bir elinde simidi, bir elinde kağıttan uçağı. Kaydıraktaki çocuklara bakıyordu. Yanında babası, Babasının elinde, kağıt kalem, Karalıyordu bir şeyleri, titrek elleriyle. Düşünceliydi adam. “Baba” dedi çocuk, dondurmacıyı işaret ederek. “Bana dondurma alsana.” Birden yüzü ekşidi adamın. Eli ceketinin cebine gitti. Karıştırdı bir şeyleri. Yutkundu adam. Çocuk tekrarladı isteğini, Baba duymazdan geldi. Çocuk direndi, çekiştirdi. “Hastalanırsın” dedi adam. Çocuk ağlamaya başladı. Salya sümüğüne karıştı ağladıkça. Yırtıldı ortalık. Baba duymazdan geldi yine. Kağıttan uçağına göz yaşları damladı çocuğun. Simit elinden düştü. Dondurma isterim diye tutturdu çocuk. Adam düşünceli, adam çaresiz. Çocuk inat, çocuk ağlamaklı. Oturduğu yerden doğruldu adam Çocuğuna sarıldı sımsıkı. Yokluğun gözü kör olsun dedi içinden. Çocuk sustu. Adam,çaresizliğine, kara yazgısına ağladı. Vecdi Murat SOYDAN (Yaşanmamış Aşkların Şairi) 02/04/2007-Beylikova |