YUSUF DER ZÜLEYHA KORKMA!K/al benimle! Eğsin başını!Bizi doğuran gecenin zül olan dolunay şarkıları. G/ebeyiz artık, b/aşkaydı düşler sonsuz bir hasret sönmez ki. Nem kokuyor,rutubetli üzerimize giydirilen bu siyah kefen. O demler koyulaştıkça titrer karanlık. Üç harfe sığdır bizi! Aşk! Kangrenli şafaklara uyanıyorum. K/al diyemedikçe, o/dam hazan kokuyor. Çok ahım var anla! Dudaklarımda erken solmuş beyaz papatyalara anla! Ne desem nafile. Kapı ardında bekliyor, kilidi kırılmış bir özlem. Susuz tedirgin bir yalnızlık, Nabzım ya/saklı kafesine hapsolmuş. Yusuf der: Züleyha korkma! Yine de Yusuf zılgıtlarını dağlarına bağladıkça Yusuf; İz sürdükçe şehirlerarası sürgünlüğümde, Kaç gözyaşı uzağa düşer bu aşk? Kuyuda beklerken çırpınır avuçlarıma akan şiirlerim. Bir veda çözer düğmelerimi, koyu bir iniltinin kollarında. Ses verebilir miyim yalın ayak yürürken yollarında? Yaramı bıraktım,doğurgan ıssızlıklarda kabuk tutmaz ki! Doğduğun kentin ellerime vurduğu kelepçelerde k/anıyorum. Gel benimle! Dön, arkana bir bak! Islaktır terminaller sevda masalları ağladıkça. Hâlâ bıraktığın gibi kokacak gelincikler. Namusumun üzerinde alnımdan öptüğün onurunda, Ömrüm hep zemherinde temmuzlarda, Hasretliğin kaldı, sol göğsüme yirmi dört numaralı peronda. Bir masal uyandırdım, gitmenin d/ar vakitli tualinde. Boya! Rengarenk k/andan izlerin hıçkırdıkça. Bana bir ölüm düştü. Sana bir ayrılık. Söze bir mahşer. Cana bir tutsaklık Sensizlik kıvılcımlarının bencilliğinde. S/akla! YASEMİN CANAN.. |
bakışların;
kıyısı kumsala hasret okyanus misali
oldu bitti yapamam yalnızlığı satırlara
sahibime itaad edrim
kölesi olmuşluğun aşkımın
yalanda olsa nefesi almayı borcuma sayar
gün doğmadan geceyi silerim gözlerinden
sayfanızda tavan yapıyor şiir adabım sevgi saygı
şiirlerin gönül mabedinden
karan