İSKELE SANCAK
Çok masal dinledim ben,
En çok da senden. Kimi zaman harikalar diyarına süreriz atımızı, Cüce tavşanlarla saklambaç oynarız, Yer altında kayboluruz sonra,başka dünyalarda Orada bir gökyüzü sahipleniriz, Anka kuşlarının sırtındaki devriyelerde. Kilometre taşlarımız olur,birden fazla güneş, Birden fazla ay ve sayılamayan yıldızlar. Türlü serüvenlerin kahramanlarıyız. “Sen” diyebileceğim bir sen var nihayetinde. Sana “sen” kadar yakın olmak asıl mesele. Bizi dinleyerek büyüyen çocuklar var, Aydınlanması o yüzden gecemizin. Her birinin gözlerindeki ışıltıyla besleniyoruz. Neymiş efendim yenecekmişim kötüleri. Laf! Yüzünü gösterir şimdi, Seslenir diyorum,anlamıyorlar. Güneşi yurt edinmişsin, Teninin sıcaklığı ondan. Ay’ı yazlık niyetine kullanırsın, Teninin beyazlığı ondan. Bir göster yüzünü,seslen bir kere. Bak,bana inanmıyorlar. Diyorum ki, “Onun olduğu yerde,kötünün işi ne” Al şu haylazları başımdan sevgilim. Çıkar kötüleri onların masalından. Tamam beraber yırtalım, Kötülerin olduğu sayfaları tüm masallardan. O kağıtlardan gemiler yapalım hatta. Ayrılığa dair ne varsa prangaya vuralım. Hatta kürekçi yapalım o gemilere olur mu? Geminin dümenine sen geç aşkım, Mutluluktan geldiğin için yolu bilirsin. Bak,bana inanmıyor çocuklar, Götür bizi aşkım oraya, Tam ne taraftaydı, Yoksa,iskele sancak,yelkenler fora? UFUK BAYSAL 30.06.2010 |