Yaşamaktan Korkmayacaksın Derdi Babamyaşamaktan korkmayacaksın derdi babam eğilip sessiz sessiz yudumlayacaksın acıyı yaşlı anaları kadar Anadolu’nun, çilekeş olacaksın katlayıp koyacaksın gözyaşlarını mendiline sızlanmayacaksın solmasın diye şafağı doğan günün, umut çoğaltacaksın dilinin altında bir sözcükle buzları eritecek, toprağa cemre düşüreceksin aydınlığın güllerini dikip hayatın güneşsiz yanına çeliğine çifte su vereceksin yaprak olup dal ucunda yeşereceksin karışacaksın erguvanlara coşacaksın ağıtlar yakmayacaksın yakışmaz sana aynaları kıracaksın, daha ilk adımda vuracaksın ölümü bencilliğin umudunu, hırsın sevincini kırıp bir çocuğunun canına can katacaksın ilenmelerin olmayacak, girmeyeceksin ince hesapkara geçeceksin yılanların yalanların yaşadığı sokakları saçaklarında maviler sarkan çatılara konacaksın korkmayacaksın şeytan kovalasa da gölgesini, mermerleşse de güvendiğin çehreler değişse de ağızlarda yarınları anlatan sözler asiliğini takınıp, kalbini tutacaksın çeşmenın gözesine yudum yudum içip iyimserliği dudaklarında bal dökeceksin nefesin sıcaklığında demlenecek, gönlünün dolduğunu hissedeceksin böleceksin kalbin atışını hecelere, paylaşmayı bileceksin seni seviyorum diyeceksin yüzbin kere vedalaşmaların olmayacak yaslanmayacaksın keşkelere yasaktır adam öldürmek sıradan insanlar için, yıldızlar kadar uzaktır alacaksın bütün dünyayı insanlığın yatağına sarıp sarmalayacaksın taşlara sarılan yosunlar olmayacaksın kusursuz, sorunsuz, dupduru, aralayacaksın cennetin kapılarını her coğrafyadan bir renk alıp, hırkalar öreceksin giydireceksin ülkenin sırtına susacak savaşlar, dinecek kıyımlar canlardan can yolunmayacak göreceksin gri öyküdür tarih, eşeledikçe zül, eşeledikçe küldür akrep girmesin, zehir düşmesin diye uykularına sunaklara yatmasın diye çocuklar, uçurtmalara kanat olacaksın beyaz gezgini olacaksın mezopotamyanın getireceksin yorgun ezgilerin getiremediği yerleri baharlar getireceksin, baharlar geçireceksin çiçekli dağlardan yıllar yalnızlıktan kaftanlar biçse de, bir kaya gibi çökse de üstüne aziz bir su parçası olacaksın, takmayacaksın yaşını kafana hazzını tadacaksın kendin olmanın ayıplı yüzle dolaşmayacaksın, semaha duracaksın günebakanlar gibi bir hücreni taşır gibi avuçlarında, taşıyacaksın ciddiyeti künyen meşrepin olacak, göreceksin kibarlık olsun diye, iki büklüm ona selam buna temenna demeyeceksin, gülmeyeceksin zoraki ve hayatın her karesine dizip formaliteyi yanlış fotoğraflar çektirmeyeceksin titremesin diye dallar, dökülmesin diye kuşlar damarda bıçaktır kuşku, yıkıp tabuları devrimler yapacaksın dönmeyeceksin bozuk plak gibi geçmişin yörüngesinde kin ve nefretle mayalı, divanı, fermanı, şahı, şahbanı yıkacaksın kurup cinnetin saatini, şıhları şahları gömeceksin toprağa yaslanıp inancın omurgasına güneşi doğurup ay ışığı yaratacaksın ellerinde salına büküle akacak suyu aydınlığın geçti tapınma çağı, yüzün ak, alnın açık olacak sırtını dayayacaksın barış öpen rüzgara dokunduğun her yer kırmızı karanfile duracak zaman aşka duracak sendeki sevgiyle yok olacak karlı kaygılar ne liman arayacaksın sığınmaya, ne iskele göğsüne uzanmaya ne de gemilere yaslanmış sandal olacaksın bel bağlamayacaksın eğreti sevdalara erdemsizler birbirini barındırır mayasında gömleğe yaka, eteğe dantel, masaya örtü olmadan aldanmadan şarabın rengine, sıktın mı suyunu çıkartacaksın taşın demire tutulan ateş olacaksın icabında eritip yok edeceksin ikircimliği korkusuz ve atak, yalın ve yalınayak yüreğin gardiyanın olacak Müsade Özdemir |
yüreğin gardiyanın olacak
...
Müsade Özdemir
...
ve...
kendin olacaksin
oldugun gibi görünüp
göründügün gibi olacaksin
olmak yetiyor mu ?
esip yakmissiniz ...
oldukça güzel bir siir okudum.
kutluyorum kaleminizi. Var olsun hep sevgi de ...
saygimla
.......
YAŞAYANKELİME tarafından 7/11/2010 11:34:23 AM zamanında düzenlenmiştir.