Ramazan'nın MonoloğuYine sabah olmuş! Sinek vızıltılarından başka Ses, seda yok evde... Çekyattan kalkan Ramazan Mitilsiz yorganı Gelişigüzel topladıktan sonra... Çekyatı açmamıştı, iki büklüm uyumuştu Zira açınca kapatamıyordu, iyice paslanmıştı... Kelleşmye başlamış kafasını Ellerinin arasına alıp homurdanıyor, İki tek atmadan patlamıyor ki Bende afyon! Gece çok sıcaktı çıkardığı Çoraplarını aradı, on gündür Ayağındaydılar lime lime Omuşlardı... Annesi, Hacer hanım nerelerdeydi sabah sabah yine komşuya Damlamıştır dedi ... Sonra gözü kirden duvara yapışmış Çorap tekine takıldı... Bir süre öylece kalakaldı... Acele acele pantolununu giydi Aklına arkadaşından aldığı para geldi Cebini yokladı cebindeydi, oh dedi... Dişlerni yaptıracaktı bu parayla... Ön iki dişi, bira kapağını açarken kırılmıştı... Yani herkes böyle biliyordu ama gerçek farklıydı Yılar yıllar önceydi... Gülbahar’ın ağabeyinden fena dayak yemişti... O gün yürüyen bir şarap fıçısı olmasaydı kimsenin gücü yetmezdi ya ... Kısa kesti bu kötü anıyı ... Mutfağa gitti yer yer çürümeye başlamış buzdolabını açtı Küçük bir tabakta beş altı zeytin, biraz peynir ve birkaç domates! Ekmek yoktu belki annesi bunun için gitmişti Çaydanlığı ocağa koydu ... Tekrar buzdolabına baktı umutsuz en azından bir bira aradı gözler Kahretsin! yoktu... Titreyen ellerle öfkeyle kapattı dolabın kapısını Ya Carmen yüzüne bile bakmazsa! Haksız mı? iyi böyle birbaşınalık... Böyle düşüncelere dalmışken... Hacer hanım aniden içeri daldı Yanında da eni boyuna yakın Sevim... Sevim ki görenin untuması İmkansızdı bedenini sağdan sola çevirmesi Zaman alırdı Kız da bir ses var ki... Lut 2010 Almanya |
Varsın beklenen tek şey
Kışa borana kalmayan
Huzurlu bir son olsun!
Ha!
Aldanıp leş sineğinin
Zümrüt yeşili rengine
Erkenden de gidebilirim....
Kutluyorum sizi.