KARDAN ADAM
Hayatımda hiç şanslı olamadım ben sevgili büdü, neyi yaşadıysam etiketinde hep seri sonu yazardı biliyormusun... mevsim hep sonbahar, duraklar son durak ve hep son şanstı tutunduklarım... neden büdü, neden.... tıpkı saatlerin değişmez kaderi gibi mi olmalıydı ömrüm? her defasında başladığı yere mi dönmeliydi?
Bir kış gecesinin sahipsiz p..çiydim oysa.yüreğinden ite kaka atılmıştım göklerin.Yetim bırakıldım... bilmezdim üşümeyi, soğuklara alışkındı yüreğim, "kardan adam" misali geçti ömür.... Gün geldi; sevimli benleri,hüzünlü gözleri ve kızıla çalan bukle bukle saçlarının altına saklanmış, yalnızlığı ceplerinde taşıyan minik kızın ellerini hissettim tenimde. burnuna havuç takılanda bendim,gözlerine kömür sokulanda... mutlu olsun istedim,olduda... görmüyordu ona nasıl baktığımı ve duymuyordu içimdeki sevinç çığlıklarımı... sanki CAN olmuştu bana... Gün geldi; anlaşılamamanın soğukluğunda öğrendim üşümeyi.sonra gitti büdü... minik elleri üşümüştü dokunmaktan.dönüp bakmadı kardan adam’a! keşke alışmasaydım onun gülüşlerine, bu kadar dokunmazdı vedalar. bana can veren kim varsa bıraktı orta yerde. Bir ana-bir yar...O an anlamıştım yazgımın değişmezliğini... Annesizlik gibiydi gidişi...bir yarım hep soğuk kalmıştı.hiç ısınmadı o yanı yüreğimin. elde kalan yarımla sevdim o minik kızı. Yok olmama kurulmuştu zaman, her saniye sesinde infazıma gelen celladın adımlarıydı işittiğim, ve razıydım adım adım hissettiğim yok oluşa. Gidiyorum minik kız, sen ısıt ellerini, üşüme... bahçende yok oluşum yine bir gece yarısı olacak...kimbilir, belkide gün gelir eridiğim toprağa dokunur ellerin... |