SURET-İ SAHTE
Gün be gün düşerken maskeler,
ve ardında görünenler iç bulandırıyorken böylesine, güzel üç beş kelam etmek kimin ne haddine! Sen bildiğin bütün güzel kelimeleri buket yapıp bir cümleye sığdırmaya çalışma boşuna. çünkü uğruna yazı yazmak yüceltirmiş tüm aşağılıkları... Akıl herkeste tonla mevcut, yada görünürde herkes adam-akıllı... gün gelir açarsın yüreğinin kapılarını, gel dersin "otur başköşeye". sende hüküm sürmesine izin verirsin, teslimiyet kelimesini dolu dolu yaşarsın; ta ki sendeki teslimiyet, o’nda işgal kavramına dönüşene kadar! hiç bir zırh kuşanmamış yüreğin kılıçtan beter sözlerle doğranır zamanla, sen yinede inanmaz-inanmak istemezsin bu kalleşliğe... gözlerin hiç bir zaman anlam ifade etmemiştir onun nazarında, ve içi yalan dolu gözlerle sana bakmak ta rahatsız etmez böylelerini, gözleri sana her dokunuşunda seni kendi yalanlarıyla görür! ve sona yaklaşmaktadır bu hüküm sürüş... saltanat sona erer, film bitmiştir artık. senariste o’dur, oyuncusu da... ve şimdi maskenin indiği andır. belkide ilk kez onu böylesine çıplak ve "gerçek" görürsün karşında. miden bulanır bu görüntüden ve kusarsın, içinde ona dair hiçbir şey kalmasın istersin. o sende kaldıkça bulanacak-bulandıkça kusacaksın çünkü... yakın geçmişte bir filmin son sahnesiydi izlediğim, ve gardrobumda bir maske daha edindim...şimdi tüm senaryo ve oyunlarıyla yolcu ettim o’nları kendi yokluklarına. Bendeki tüm sahneler kapalı, ve perdemde hiçbir suret-i sahte yok artık! |
Bendeki tüm sahneler kapalı, ve perdemde hiçbir suret-i sahte yok artık!
Günümüzün dizeleri gibiydi,maskaleri olanlar çok...
Ne bizim maskemiz olsun ne de maskelilerle karşılaşalım.
Kutlarım yürek sesinizi...selamlar esenlikler...