KIRKerişilmez bir güne sarıldı kanatlarım bağrında kocaman bir yutkunma küf kokan nefesime değdi neydi dokunası kirpikelerimin karasına değen billur damla hain gögüs kafesime sıkışmış derin sancılarım sağanak yağmurların afetine düşen hayallerim şimdi hangi kucak açışlarımı gizledi karabasanlar mecnun aşkını yaşadı yüreğim gizli hanesinde saklambaçlarda soldu zamanın derinliklerinde kuyuların dehlizinde gizliden dümenini çevirdi yol almış gemilerin direklerine asıldı sevdam yorgun senelerimin faturasını yazdım mülaş kağıtlarının saman rengine biriktirdim buruşturup attığım bir kenarda çöpten öte kırklandı bedenim artık hazır yaşamın çemberinde kavrulmaya mehtabın renk cümbüşünde selasız dualarım savruldu düşüncelerim yıllar yılı elime düşen yaprak yaprak kırk asırdır olgunlaşan ruhumun harmanı geleceğime temel attı yorgun bedenim ne çok acıyla kavruldu savruldu küllerinde ölüm/yakın zaten uzakta değil sabitlenmiş doğuştan bizimle kökleşmiş damarlarımın takatsiz derinliğinde ruhumuza biter yiter bir gün zamansız yaşanmamışcasına sessizce kimsesizce tek gelişimizdeki gibi asaletli kırk yamada ömrüm kırklandı nemli gözlerimdeki dokunuşları n.altın 23/06/2010 bitti demek için erken geç kalmadım koşmak içinde yorgun bedenim |