Canımı Oku!Bir kalem daha tutuldu avuçlarımda... Dilimi bir çaput gibi bağlayarak yapraklara, Kekemelikten kurtulmayı diliyorum... Ve ben susuyorum! Sessızlığım sana ne nazdır, Ne de ismizaz! Halimi anlatmaya cümleler kuramam; Yıkılır üstüne diye korkuyorum!... Sağıma bakıyorum yoksun, Soluma bakıyorum yoksun… Sağ/ım son/uma karşır… Nereye gidersem gideyim yokluğun benden önce varıyor… Yokluğun varlığımla yarışır… Gece kararttıkça yüzünü, gündüz nazına koşar, Benim bir edama siteminden başka ne kelamın var? Şu kalemden ne diller döktüm satırlara.. Şimdi sığınıp satırbaşlarına, Bir dilenci edasıyla ifade dilenen beni, Aklına geldikçe kov hadi durma; Elimi sana uzatamıyorum! İşte, Yokluğunla burun buruna, Ve ben nefes nefeseyim... Nedir bu, oturduğum yerde ayaklarımın sana koşma telaşı? Bir garip vesvesedeyim Ve Öyle bir kafesteyim ki; Ne soluklanabildim, Ne de ardınsıra koşabildim... Oysa çoktan gözlerimi salıvermiştim; İfade bile giydirmeden yalın ayak peşine.. Ve ayaklarımı ovuşturmuştum, Voltalar attığım içimdeki harabede... Şimdi Elime kitaplar alıp okunmayı bekliyorum.. Ne kadar daha rafa kaldırabilirdim yüzümü inan hiç bilmiyorum... Kurulan desiselere karşın vesileler aramıyorum.. Tembelliğe gelmiyor yaşam, Tüm yıkılışlarıma mukabil, muadil acılar arıyorum.. Hadi yine Habbeyi kubbe yapıp, kâbemi yık! Artık Ne Dilimden bir şikayet, Ne de elimden bir mukavamet çıkmayak... Acıları, cümlelere bağlayarak, yara sarılmıyor... Bundan, yırt at sana yazdığım ne varsa... Benden sana tek elinde kalan; CANIMI OKU!... Eda D. |