...ANNE'ye Mektup...
Annemin nazlısı...
Kalın örgülü saçlarım papatyadan taçlı... .......... Yıllara yıldı annem yüreğim.. Şimdi saçlarım bahtın karasına örülü... Ve Örgü örgüdür yaşayıp gördüklerim... Küçüklükte mi var dersin büyüklük... Büyüdükçe omuzlarda yük... Ve Büküldükçe küçüldük... Hatırlar mısın ne cok dizlerim kanardı, Ya ayağım bır yere takılır yada kayardı... Sonra kabuk bağlar duramaz kopartırdım.. . İyileşir izi geçer, çok geçmeden ben yine yaralardım... Şimdi bu taşlı yollarda geçmez öğrendim dizlerin izleri, Şimdilerde düşmelerin nedeni yürek çelmeleri.. Ya gözden düşermişsin ya dilden dile... Ve bulmak güçtür öğrendim yerden kaldıracak el eli... Öyle ya, Hayat böyleydi.. "Hakkın yense dahi, daim sabır meyvesi yemeli, Hakkı haktan beklemeli..." Unutamam anne bunlar senin nasihatındi... ........... Üzüm gözlerımde hüzün var.. Yalandan, dolanı çıkar anne, elde ne var?.. Mızıkçılık yapsam oyundan atılsa ya biri... Bilirsin anne Küçükken sevmezdim Ayşe’yi, Şimdi herkes Ayşe kadar olsa ya bâri... Büyüdükçe sevdim ve büyüdükçe büyüttüm içimde Ayşe’yi.. Oda hatırlasa ya keşke beni... Saçlarıma Kum atardı, ağlardım... Anne saçımı daha yeni yıkayıp taramıştın, Şimdi Ayşe’ye bır temiz dayak atılmaz mıydı! Mahallede onun yüzünden çıkmadı mı adım.. "Cadı! Cadı!... " Öyle seslenmelerine kızar gibi yapardım Ama aslında hiç aldırmazdım... Ayşe benden dayak yedikten sonra.... Ohhh olsundu ona... Ahh anne şimdi bana çamur atıyorlar... Masum yüzlüne karalar çalıyorlar... Büyüdüm işte, konuşmaya çalışıyorum, bu seferde anlamıyorlar... Öğrendim anne hayat tezatmış aslında... Yok yere dayak yemiş benden ayşee, fatmaa... ............ Anne tel tel anılarım dökülüyor saçlarımdan... Yıprandım.. Ne çektiysem ayşe kadarken dik başlı olmaktan, Ve sen kadarkende mülayim olmaktan.. Sahi Ayşede büyüdü ya, onun neler geldi geçti acaba başından?... ............ Anne bu seferki çocukluk değil... Sahi aşık oldum! Yüreğim çok elemle elendi, çoktan duruldum... Dur! Hemen heves etme damat diye... Değil anne, elinin elime değmesi, Duvağı bile açılmamıştı sözlerimin sevdiğime... Laf ettıler, Göz ettiler, Anne bizi hiç ettiler.. . Ömrümün taze baharında mevsimlerimi hep güz ettiler... Yandım kavruldum. Gelincik gülüşlerimi gamzelerimde kuruttum... ............. Anne ben dalıp dalıp dünlere gidiyorum, Yarınları şimdiden unuttum... Şimdi sakın sorma hâlimi, Kızının ayı, hilâli... Acının yokmuş şerhi... Ne olur dersin bu deli kızının ahvali ? Yüzümde yılların sergisi... Ve üzerime okunur gecelerin kör olası yergisi... An ne?... Bir an, sadece bir an değse gönlün ömrüme... Ne bir adım geri, Ne bir adım ileri, Bıraktığın yerden gel al beni... Ben kızın, pek nazlın, Şimdi zamanın yetimi... ............ ___________Eda D. ______________ |
Anneyle bütünleşmiş bir çocukluk gördüm şiirleinizde.Bir de mahallenin en yaramaz kızını.Çocuksu duyguların aslında bir gün geldiğinde ne kadar soylu duygular olduğunu anlıyor insan.Ve hayat birilerinin hevesleri yüzünden sanki bu dünya kimseye yetmeycekmiş gibi bencilleşiyor.Biz aslında bu saçlarımızı hayatla olan savaşımızda değil,İnsanların bencil duygularıyla savaşta kaybediyoruz.Yoksa yaratıcı bize oynayacak kadar alan,her insanın sevebileceği bir sevgili, karnımızı doyuracak kadar nimeti vermiş zaten...Hele bir de insanlar kendi mutluluklarını senin mutsuzluğun üstüne kurmuyorlar mı en kötüsü de bu...Şiiriniz çok duygulandırdı beni...Saygı ve selamla...