AZGIN NEHİRLER BOYUNe hükmü vardı söyle, renginin ve adının, Tutundum saçlarından, süheyla bir kadının... Çekti kıyılarına, yavaşça munis huyu, Kaç dalga göğüsledim azgın nehirler boyu... Yollar çok dolaşıktı, şaşardım, bir beşerdim; Şakuli bir inişte yüzükoyun düşerdim. Yürüdüm düşe kalka, elim, ayağım yara ! Açıyordum göğsümü zamansız rüzgarlara... Zamanıdır, yüzüne haykır yüreğim, söyle ; Ne yapardım olmasan dört yol ağzında böyle ? Çalarken kapıları bir derviş edasıyla ; Uyanırdım her sabah bir güzelin yasıyla! Ne gün kaybettim bilmem, kendimi arıyordum; Bütün olmazlıkları kapında kırıyordum... Yollarına düşerken bir bahar meltemiyle, Konuşmayı öğrendim çiçeklerin diliyle... Dilimden anlamazmış, ansızın çekip giden; O an farkına vardım, ümmiymişim meğer ben! Gözlerinin içinde, yakalarken o anı, Öğrendim ve anladım; gelmişti gül zamanı. Güneş gözümde konuk, kalbimde saklıydı ay, Yürüdüm yalın ayak, artık gerisi kolay. Ben yürüdüm ardından, sen sürürken saçını, Bulmuştum bu yollarda, gönlümün ilacını... Hayrettin YAZICI |