DüğüMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Darmadağın cümlelerin koynunda böylesi devrik bir adam olmak istemezdim anne
Affet! Görsen tanımazsın, nasıl yaslandı ellerim, Asırları boynuma borç ettim de noldu? Gecelerimi amansız yokluklar bölüyor, kan, ter... Damağımda kekremsi türküler mayhoş ve kimseye ait değil. Sen titreyen dilencilere şefkatle su verirken, anne Odamın kuraklığına yağmur damlalarından medet umuyorum ben. Son sigaram dilsiz bir sevdayı dinlerken sönüvermiş, Dalgınlığımın çocukluk gibi mazur bahaneleri yok artık. Ayıplama, günahkarın tevbeden gayrı duası mı olur? Adını Tanrı’ya yakarmaktan utanır oldum, Böyle miydim ben anne? Kaybettiğim bir çift gamzenin ardına düştüm Gittiğim yol, yol değil, koştum da ne oldu? Melahat Teyze’nin oğlu sonunda doktor olmuş diyordun Evleniyormuş, o yeşil gözlü kızı bana çok istemiştin Ne mutlu... Ne mutlu... Önce yetim, Sonra yitim. Böyle yaşadı oğlun yaşadığı her sevdayı. Bundandır, hiçbir yüreğe kazıyamadığı süslü düşler... Bundandır, yarınına kuşandığı korkulu siper... Ölene kadar büyümeliyim, bekle, sabret anne Sana vereceğim en güzel hediye, Önce ölüm, Sonra düğün. T.S. |