can.hır.aşŞiirin hikayesini görmek için tıklayın seversin dünyayı doludizgin,
ama o bunun farkında değildir. ayrılmak istemezsin dünyadan, ama o senden ayrılacak. yani sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı? Nazım Hikmet RAN
dağarcığıma,
darağacından yakalıyorum en uygun kelimeleri. huzur desem olmuyor, zulüm desem yetmiyor. canhıraş kalabalık yamyam güneşin etrafında dönen bir kabuk kabuğun üzerinde gezen kemirgen telaş bu sabah insanlar yine itekleşmeden yürüyemedi dizleri haylaz pıhtılarla dolu çocuk, bir tek o, ayaklarını evde unutmuş hiçbir yere gecikmek derdi yok onun aklında kırılan tahta atından yadigar gelip geçici, pişmanlık sızısı. annesi adımlarını birbirine bağlıyor sürüklüyor çocuk kendini kaldırımda. ne yana gitsem başımın üstünde memeleri yağmurdan sarkmış bir bulut körebe oynamaya niyetli. niyetleniyorum. sanki kimi tutsa yağacak. yağamıyor. bu sabah çocuklar yine mutsuzluktan büyüyemedi iki düş arasında üşütmüşüm uykumu gözlerim tutuldu. gülümsedi çocuk imkansızlar seni kocaman adam yapar hayat imkansızlardan beslenir, ham yapar, çocuk. kovalamaca oynamak istiyorum hayatla o yalnız başına oynuyor, hırslanıyorum. kaçıyorum, kovalıyor. kovalıyorum, kaçmıyor. omzuma edepsiz bir fiske vuruyor: zamanı kovalayacak kadar zamanın olmayacak çocuk oyun bozanlık yapıyor hayat. penceresinden gün ışığı saldırıyor sevdiğim kadının rüyasına. limon ağacı istiyor kadın. limon ağacı özlüyor. bu sabah iklimler yine Akdeniz’e dönmüyor. bu şehri sevemiyor kadın yabancı bir denizin nemi boğuyor. bir tek rüyalarım limon kokuyor, işgüzar güneş, rüyalarımı bozuyor. şehirler aynıdır diyor ayna denizler aynıdır. inanmıyor çocuk. inanmıyor kadın. iki düş arası, çorak bir toprakta limon kokusu kirlenmiş bir kıyıda deniz tuzu, olmuyor. seviyorum kadını. gülümsüyor çocuk oyuncaksız bir hücreye emanet ediliyor çocuk hiçbir yere geç kalmıyor. hiçbir yer geç kalmıyor ona. bu sabah şehirler yine diğerlerinden farksız, yoruluyor. oyunu bozuyor hayat, düşleri üzüyor. terli enselerde soğuk bir nefes oluyor yakalıyor çocuğu. anneyi. kadını. avuçlarını tesbih tesbih sabırlarla tutuyorum sıkıca kaldırımlar her şehirde aynı cinayetlere tanık zaman lime lime ediyor uykuları elinde sıcak bir ekmek ve buruşuk bir gazete koltuğuna uzanamıyor hiçbir baba. başucunda masallara zaman kalmamış. ağlıyor çocuk. bu sabah kimse yine ait olamıyor bu şehre. zamanı kovalayacak kadar zamanı olmuyor kimsenin. huzur desek, olmuyor. zulüm desek, yetmiyor. T.S. |