gurubun güneşi beklediği yerde
gönlümdeki zümrüt rengi
uysal yürüyüşlü bu tasa bana can yoldaşı olmasa kararırdı gözlerim göremezdi yüceleri ufkun tunçtan kanatlarına aklım takılıp da kalmasa duymazdım rintleri yakan kederi bir karınca yürüyor bak toprağın üstünde menziline doğru sessizce ayakları taşımakta yalnızlığını ümididir yansıyan gövdesine ayrılığın acısı sona ermiştir artık yola çıkanların mütevekkil sinelerinde gurubun güneşi beklediği yerde bütün saatler duracak şüpheden habersiz dimağları o an ebedî bir teselli saracak ağlayacak merhameti hiç tatmayanlar ateş dolu bir havuzda pişmanlığın çekici taştan kalplere son darbesini vuracak |