YALIN * YANILGI
Olgun başakların hasatıydı
Bir söylence söner, Yol döşenirdi gönence Saniyelerde asırlık zincirler çözülür Bilinç özgür kılınrdı Dem vaktiydi Dallanırdı,ballanırdı,allanırdı soycul bir imece... Ben.bozkırın atardamarıydım Gökçe türküler biriktirirdim Uzun yürüyüşlerde Kucaklardım Oluşları,kılışları…tüm edimleri Uzaklara, en ötelere uçururdum Ak düşüncelerle,devingenleşerek Evrimleri biriktir ve korurdum özgürce… Zaman, o büyük akış Kesintisiz,süreğen nefes Bu senin yanılgın Bu senin yazgın En cilalınmış zifoslardan birikerek Özüne sinen yalnızlığın… Ayırdında mısın şimdi? Kar tanelerini toplayan Başkentleri boşaltmak Utkuları boğmak için Geriye gerinerek ilerleyen Biri var şimdi sessizce… Köhne bir dağın doruklarına Konan ilk tüydür kar Tansılaşarak toparlanır akar da akar İvecendir... Agnostik bir davet Kaleler yıkmak için Gönüldeş toplar Eylemci kılmaya,mağrur ve yüzsüzce... İşte o kıpı Yolculuk vaktidir Bir büyük beyza toparlaktır Agresiftir,iz sürer Pusattır,geri teper Bir sırnaşık bırakıt Önce donar,sonra şimşek gibi çakar sessizce... Evet,ayırdındayım Hiçbir bilinç vargılamaz Nitel sonlanmayı Birden dokuza kadar Bütün kombinasyonlarla Toparlanarak ’’Üstüme görev değil! ’’ der de Bakar da bakar ödünlüce/ödünsüzce Güncelere yazılan Örselenmiş tüm bellekler Bir yar/a kayar Derken Şahikaların göz bebeğinden Doğan bir engerek Salkım saçak bulutların gölgesi vuran Bütün denizlerini yakar kimliksizce... Susma vaktin Kara bir çağa vurgun mudur eyy deli gönül Sol yanında bir yürek Neden kanar da kanar Terk etme sevdalarını,diren Göreceksin Filizlenecektir yine sevdaların Sular geriye dönünce… Necdet Arslan |
yüreğinizin sesi
dilinizin arılığı duruluğu akışkanlığı
alkışa değer yanıydı
sağlıcakla kalın dost