Gizli Şair
Aramızda kalsın bu okuyacaklarınız,
Şiir yazmıyor diye biliyor ya bizimkiler artık. Oydu aslında niyetim, yazmayayım dedim, Gelin görün ki dayanamadım. Yazmasam çatlayacam sanki. Bi şiştim, bi şiştim ki sormayın, Davul gibi oldum. İğne deyse patlayacam hani… Fena işler oluyor etrafta, Şehit haberleri, masûmların feryâdı. Haber izlemeye yürekler dayanmıyor. Geçim derdi sarmış dört bir yanı. Nice haneler dağılmış, pek değerli insanlar perişan… Çetin bir imtihandır, sürüyor vesselâm. İşe güce döndüm, daha bir koşturur oldum, Lâkin gezdikçe ne değişik hikâyeler gördüm… Yazsam bir dert, yazmasam, Kim bilecek ben neler gördüm… Eğer aramızda kalacağına söz verirseniz Bir iki havadisim var yeni… Benim eski sevgili aradı, durup dururken. Yıllar geçmişken üstünden, arayı verdi birden… Evlenmiş ayrılmış, yolu düşmüş İstanbul’a da. Sordu hâlimi önce, ben sormadan başladı anlatmaya, Bir çocukları olmuş, ona vermiş mahkeme. Benim iki evlâdım olduğunu duyunca şaşırdı, Hele yaşlarını öğrenince aklı karıştı… Yolun düşerse gel bir kahve ikrâm edeyim dedi, Lâkin “kırk yıllık yükümlülüğün altına giremem ben” dedim. Daha yeni yarıladık hatırını, yirmi yıl evvel içtiğimiz kahvelerin… Sonra kardeşim aradı, bir küçüğüm benim, İş kurmuş yeni, bir arkadaşıyla ortak. Otuz üç yaşında, otuz üçüncü müessese. Bu sefer kararlı geliyordu sesi… Hadi bakalım. Kayınpederin dizleri ağrır olmuş, Kayınvalidenin zaten bitmez hiç ağrıları. Annem koltuk takımını değiştirmiş, Kız kardeşim ney kursuna yazılmış. Ortanca biraderin üniversitede son senesiydi… Küçük oğlanın hepsi beş gelmiş karneye, kaptı bu senede takdirnameyi kerata. Büyük oğlanın ise üç zayıfı var… Benden şimdilik bu kadar, gizli gizli yazıyorum ya, Fazla vaktim olmuyor eskisi gibi… İlk fırsatta anlatmak istediğim şeyler var hâlâ, İçimde kalsa kulunç olurum maazAllah… Ama dediğim gibi aramızda! Söylerseniz inkâr ederim. He, haftaya küçük oğlanı sünnet ettiriyoruz kısmetse, Cemiyet yapmıyoruz, ağabeyine de yapamamıştık, ondan. 19.51 – 19 Haziran 2010 İstanbul |