Hâcet Kalmadı
Yanarız bin dert ile, köze hâcet kalmadı,
Her ne desek nâfile, söze hâcet kalmadı. Çok su kattık imânâ, nefis döndü ummânâ, Kabukta yitti mânâ, öze hâcet kalmadı. Düştük küresel sele, verdik dümeni ele, Gideriz bir meçhule, ize hâcet kalmadı. Rüyâlar kâbus oldu, yürekler gamla doldu, Ümitler çoktan soldu, güze hâcet kalmadı. Kâh küçüktür, kâh iri, insanlığın yüz kiri, Göze batar her biri, toza hâcet kalmadı. İltimasla ihtiras, olunca tavra esas, Kaydı gitti ihtisas, muza hâcet kalmadı. Zâlime neyler hitap, fikir bitap dil bitap, İhânet kitap kitap, cüze hâcet kalmadı. Hariçten akıl aldık, günden güne daraldık, Binlerce derde daldık, yüze hâcet kalmadı. Eller giderken aya, kaldık düz yolda yaya, İmkân var mı tutmaya, hıza hâcet kalmadı. Yetişmek için çağa, kalkmak varken atağa, Battık boy boy batağa, dize hâcet kalmadı. Akla uymaz işimiz, iş değil gidişimiz, Dost edindik kışı biz, yaza hâcet kalmadı. Aşkı uydurduk çağa, gençler kucak kucağa, Güle, bülbüle, bağa, naza hâcet kalmadı. Mevsim çıkınca kıştan, içler görünür dıştan, Fistanlar bir karıştan, beze hâcet kalmadı. Bireyselleştik hepten, herkes kendine kaptan, “Ben” çıkar her hesaptan, bize hâcet kalmadı. Doğru dama atıldı, hırsız-arsız tutuldu, Utanmak unutuldu, yüze hâcet kalmadı. Çıkarı olan kişi, dikine sürdü işi, Yol eyledik yokuşu, düze hâcet kalmadı. Gâye tek, insan türlü, ha câhil ha kültürlü, Gözler doymaz bir türlü, aza hâcet kalmadı. Metre-kilo var ama, ölçü falan arama, İbre döndü harama, doza hâcet kalmadı. Yıllarca, para kurdu, özü kemirdi durdu, Vicdanları dondurdu, buza hâcet kalmadı. Makam, bol bol atana, bire binler katana, Kim bakar sana-bana, bize hâcet kalmadı. Tek ölçü yalakalık, baş oldu nice alık, Burun yakıyor balık, tuza hâcet kalmadı. Hırsı aklı aşanlar, sâdece yağdan anlar, Yağdanlıktan nişanlar, geze hâcet kalmadı. Nefis siyah bir perde, hakkın olduğu yerde, Yarışır olduk şerde, gaza hâcet kalmadı. Tez sindirdik yalanı, alkışladık çalanı, Her şey artık aleni, gize hâcet kalmadı. Her gönülde bin yara, kim anlaya, kim sara, Sürer gider yaygara, caza hâcet kalmadı. Karın aç üst-baş delik, beden yorgun yüz soluk, Sıkıntı oluk oluk, büze hâcet kalmadı. Bilmem başlar ne durur, sonumuz neye varır, Herkes oynar-kıvırır, saza hâcet kalmadı. Hâlimiz böyle işte, gönül yasta göz yaşta, Hazzımız varsa, düşte, göze hâcet kalmadı. Veli BOSTANCI |
Hazzımız varsa, düşte, göze hâcet kalmadı.
Mükemmeldi.
Kutlarım.
Selam ev saygılarımla.