… Her gelişin bir gidişi vardır bilirsin
Her güzelliğin bir acı sonu olur
En güzel aşklar da bir gün kanatır …








AŞK …
Gecenin sessizce gidişinde ilk ışıkları vururu gözlere
Aydınlığın güzelliğin habercisi güneşin
Ilık bir meltem taşır çiçeklerin kokusunu
Mutluluk şarabını yudumlayan yüreğe
Ağaç dallarında esen rüzgar usul usul
Yaprakların hışırtıyla aşk nameleri
Arasında dans etmektir bulutlar üzerinde



MUTLULUK …
Yeni doğmuş bir bebeğin parmağını kavraması
Emniyet duygusunu en derinlerde hissetmesi
Kavuşması imkansız asırlık bir aşkın
İkinci baharında yürekleri sıcacık sarması
Bulutlu ve karamsar bir havada dahi
Ardında gizlenen güneşi görebilmek



SEVGİ …
Bütün bir ülkeyi dolaşıp denize kavuşan nehirler gibi
Aşılması zor yolların ardından kavuşması yüreklerin
Yakamozu yakalayıp saç tellerinde hapsetmek
Yıldız yağmurlarında umarsızca ıslanmak
Karabasanları bir anda çevirebilmektir peri masallarına




İHANET …
Ağaçtaki çiçeklerin meyveye dönüştüğünde
Güneşin kavurucu sıcağında kuruması
Azgın nehirlerin şelaleye varmadan buharlaşması
Sol taraftan acımasızca sökülen kas parçasının
Başları koparılmış dikenli gül tarlasına atılmasıdır




AYRILIK …
Yaralı yüreğin kıyamet günü
Dünyaya çarpan göktaşının kıyameti olması
Çekirge sürüsünün tarlayı talan etmesi gibi
Sevdiğinin kolları değil kefenlerin sarması
Ve en sevdiğinin avuç avuç toprak atmasıdır




ÖLÜM …
Ana rahmine düşmüşüz bir gün kara topraklar sarsın diye
Doğarken biz ağlamışız ölürken sevenlerimiz
Bezen doyamadan uğurlanmışız sonsuzluğa
Bazen de avuç açıp dilenmişiz gelemeyen sonu
Ama
En kötüsü diri diri gömülmüşüz kara toprağa
Ve en sevdiğimizdir hazırlayan bu sonu