Masallar Rüyalar ve İstanbulçözülmemiş bir gizin peşine düştüm gözlerimde buğulanmış bir akşam kulaklarımda mavinin hüznünde bir şiir karanlık tünellerinden geçtim tarihin bir sırrın güzelliğine iz sürüyordum eski zamanların kayıtlarını aralarken yakılmış kütüphanelerin mushaflarından sırların, rüyaların alemine inandım çocukların gözlerinden masallara da tarih gerçeklere tutsaktı fakat zihnim özgür deşmek için tarihin gölgedeki yüzünü karanlıklar boyunca yürüdüm saçlarımda ay ışığından tortular gözlerimde gaipten yakamozlar ışıldıyordu bir hülyanın karanlığına aşıktım güzelliğinin peşi sıra gömülüyordum inançlarımın boynunda yağlı urganlarla dağların gururlu kayalarına sindiğim zaman toprağın altında kaybolmuş kentlerin sesleri geliyordu düşündüm, düşler kurdum olabilir miydi bir güzellik kendi gizeminde unutulabilir miydi yaşlı bir ağacın teninde sorgularken tarihi meczupların gözlerinden de baktım ufuklara denizlerin ve karaların sevişip yol bulduğu kavgaların, savaşların yaşandığı kıyılarda denizkızları çığlıklar atıyordu inandım çocuksu uykularıma annemin sesi değdiği zaman perilerin varlığına, şeytanların kusmuklu yüzlerine ağrıyan yaraların, acıyan duyguların şerrine ve acıların çöreklendiği her yerde kaybolmuş güzelliklerin ölümsüzlüğüne inandım bir şehir vardı gezginlerin dağarcıklarına sığmayan anlatıcıların, masal üstatlarının ve dili maharetli hatiplerin gözleri kör olmuş nakkaşların çizgilerinde; anılara yakılmış efsunlu renklerinde anlatılan. yedi tepeye çarşaf gibi serilmiş mavi bir gölge tam yedi tepe… yedi efsunlu karanlık ateşe atılmış nice günahkar şiirin mezarlığında matemli şair cesetleri ağlıyordu masalların havsalasına sığmayan bir şehir sırlar ve gizemler arasında ışıldıyordu görünmüştü yüreğimde titreyen serap masallardaki gerçeklere inandım artık. bir kent gördüm düşlerde, kederine ağlayan sırtı yedi kambur olmuş yaşamın ağırlığına eğik yaşanmışlıkların, hatıraların hüznüne bulanmış gelmiş zaman geçmiş zaman ortasında yıldızlardan bir gülistan buldum Şemsettin Kaya 18.03.2010 Ankara |
tam yedi tepe… yedi efsunlu karanlık
ateşe atılmış nice günahkar şiirin mezarlığında
matemli şair cesetleri ağlıyordu
masalların havsalasına sığmayan bir şehir
sırlar ve gizemler arasında ışıldıyordu
görünmüştü yüreğimde titreyen serap
masallardaki gerçeklere inandım artık.
bir kent gördüm düşlerde, kederine ağlayan
sırtı yedi kambur olmuş yaşamın ağırlığına eğik
yaşanmışlıkların, hatıraların hüznüne bulanmış
gelmiş zaman geçmiş zaman ortasında
yıldızlardan bir gülistan buldum
Gül İstanbul..!
Şemsettin Kaya
İstanbul için yazılmış çok şiir yazı okudum.İstanbulu çok güzel anlatmışsınız alkışlıyorum.