irtisâmsal çöküntüen masum tüyü düştü güvercinin geceye kılıksız zebaniler kuşatırken aklımın ücra köşelerini elleri kan revan elçiler indi zembilden salındı tutulan bütün öfkeler gözleri atlas mavisi çocukların önünde kurşuna dizildi her şey ve tütünsüz kalmak kadar acıydı vakit Kâbil Hâbil’i tanımazken henüz el , lanetin kulaklarını delmek üzreydi bilevlenmiş inatlar bir bir düşüyorken pişmanlığın koynuna karanlığın en kendini bilmez noktasında ördük acının saçlarını ateş suyu okşamaya hazırlanıyordu ki göründü yine kırmızı’msı giysisiyle yalnızlık yalnızlık ah yalnızlık gözleri arsız bir cocuğun şımarık hali dudakları ayaz yemiş gelincikler kadar soğuk elleri kana bulanmış birer kamçı oynaştıkça çizgiler küçük dilini yutmuş naif hatlarla her defa tepesinden kılıçlardı çılgın arzularımı yalnızlık ah yalnızlık en masum tüyü düşerken güvercinin geceye ayakları gelmek için gitmeni beklemekte…………… filiz 2010 kocaeli |