)(-)(-)(-KIZIL GÜL-)(((-21-)))(-)(-)(Yedi kat şu göklere yükselen bu ruhların Çelik göğüslü er’in cengini bilemezsin Kaybettiğin zamanın çektiğin şu ahların Yüreğinde savrulan yangını bilemezsin Hele Hazar,Tuna’yı anma sakın boş yere Sırrımı verme dedim gittin verdin ağyare Senin ki si müptela sen zavallı biçare Gözlerin ki görmüyor dengini bilemezsin Tengri dağ ki yücedir sen ki erişemezsin Bilgi çok şey bilmektir benle yarışamazsın Hele bana küsmüşsen daha barışamazsın Sıkışmışsın dar yere engini bilemezsin Kutsal dağın zirve de erir mi hiç kar/la,buz Bilge deyip cahile ettin beni huzursuz Beni çöle gönderip koymadın mı sen susuz Kızıl kum’a bakmadan rengini bilemezsin İman dediğin mefhum insan’ın hasındadır Kapanırken secdeye titreyen sesindedir Oysa alkol yerine,dua nefesindedir Şu mu,bu mu der isen hangini bilemezsin Yakınma hiç boşuna sebep,müsebbip sensin Sevdanın çöllerinde beni mecnun edensin Bundan sonra bu dilim seni âh ile ansın Gerçek olan sevdadır bengini bilemezsin Bu Lüzumsuz anlattı sana akla karayı Hep karşıdan baktın da saramadın yarayı Menzilden uzaklaşıp yine açtın arayı Düne dönüp baksan da gölgeni bilemezsin Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz ETEK YAZILARI AĞYAR: Ar. a¦y¥r ç. a. (ağya:rı) esk. Başkaları, yabancılar, eller: ENGİN:(I) sf. 1. Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi MÜSEBBİP: Ar. musebbib sf. esk. Bir şeyin olmasına, yapılmasına sebep olan, yol açan (kimse veya şey). BENGİ:(1) sf. Sonu olmayan, hep kalacak olan, ölümsüz, ebedî. |
Bu Lüzumsuz anlattı sana akla karayı
Hep karşıdan baktın da saramadın yarayı
Menzilden uzaklaşıp yine açtın arayı
Düne dönüp baksan da gölgeni bilemezsin
muhteşemdi dost..
kutlarım..
sevgim ve saygımla..