Sütlü Karıştırmagül bahçesi gözlerine dokunmadan hiç olan bakışlarım sözlerine tutunmadan düş kalan çıkışlarım var hani ebedi susmayacak gençliğin beklentilerini susturduğumuz anlar gibi soluksuz çıkılan rampaların ardında bekliyordu bizi leylekler çocuğumuza kalem gebeydi, gebeydi işveler ve kesimleri yapılırken parça başı aşkların hiç kertik atılmamış umutlar gibi türedik çekirge sürüsü kıvamında özlemlerin üstüne kemirdik, kemirdik, kemirilmedik sade ve orantısız cümlelerimizden bir kaçının hecesi devrildi devrildi ne varsa etrafımızda devrildik devrimdik hiç bir ülke adına............. ve nicedir sahiplenilmemiş bir oğlan gibi ortalarda dolanan samimiyetin tuttuk elinden dün niyetine,yarın ehliyetiyle dikilen sütunları görmezden gelen pos bıyıklı bulaşık süngerlerinin üzerine çakarken çakmağı sus pus olmuş otoritelerin kimsesizliğine üzüldük sevgi korkudan doğmamalı diyerek açtık bir zamanlar indirilmiş pankartları yürü be biga’lı yürü sen kandıra’lı sende yürü ayşe teyze yollarda değil üstelik tahtına otur gönüllerin, tak vefanın tacını bakma sen onlarsızlıklara sazlıklarda gizlenen *mıkır gibi çarparken yürekleri enselerine dayanan altıpatların sesini nerden duysunlar ve nicedir unutulmuşluğundan dudakları bükülmüş cesaretin öptük yollarını sistematik değildik tek başımızaydık be, tek serüven arayan muhabirler gibi baktık etrafa önü açık, arkası açık, sağı solu açıklara değil ama eli us/ta, ayağı pusta, yarısı sınırda olanlara şehre inmiş dağların, dere sesini kirleten muştuya gül bahçesi gözlerini düşünürken, ruhumun odağına değen kurşuna karafatmaların özgürce koşamamalarına taktık işte yâr bu gidişle doğacak çocuğumuza bırakacağımız kara yaslı bir kaç düşünce bir ibrik dolusu ılık su ister içsin, ister vaktini beklesin huzurun susuzluğun böylesi dostlar başına elbet kuraklık değil ki bu! kar tutuştuğunda haberimiz olacak yangının kulak memesindeki öpülme yâr tutuştuğunda izin belgesini onaylatarak sevişme yol üstü maceralarına ayak uyduran zamane bilseydi gizemi sığınak aramaz mıydı bu düşe....... gizemin derdini soran olmayacak bu gidişle serüven arayan muhabirler gibi bakarken etrafa hayran kaldık pantolonunu sevdayla yamayan adama yamalı kalbini unutup hayret, uzaklarda kalan gül bahçesinden kokular geliyor hala sözlerine tutunup çıkıyorum yukarılara..... sevinç çığlığım yarıyor kara bulutları yağmur geliyor yâr habercisi rüzgar getiriyor kokuları yürü be önde yağmur ardından ayşe, fatma, muallâ hatta ahmet, mehmet ve rıza asla yalnız kalmayacağız galiba... ali aydoğdu * mıkır....... küçük cins yaban ördeği (yöresel ismi) Ali Aydoğdu |
sözlerine tutunmadan düş kalan çıkışlarım var
...tebrikler. Hasan Öztürk