Delilik Sanatı
Tinlerin saman yolunda gayrimeşru bir çocuk:
Ben kara, kara bir deliğim. Yutarım özgürlük zannedip kuşun kanadındaki pireyi; Aksırırım zalim babam suretindeki sisleri Ve içime gömerim, Aşkın sunağına yatırılmış tüm ölüleri. Dünyanın falakasında demir gibi dövülen aydınlıkların enkazında, bilirim, bulamayacağım ben hiç güneşi. Ve okyanusunu kaybeden yakamozun yalnızlığı vururken başucuma, Soluğumun fırtınasına yakalanıp batar ukde gemileri yüreğimin atlasına. Varoluşun ağına kazara düşmüş bir örümcek misali Çırpınırım zaman zaman Istırabın titrek kundağında. Zannederdim ki tanımazken kötülüğün rengini; Darağacı oyun parkıdır insanlığın iplerle bezendiğince; Emrettim bu yüzden oraya çıkıp: ’Haydi, uçurun beni gökyüzüne!’ Şüphesiz ki yanıtı yok sualimin; ’Neden aynaların gösterdiği hep birbirine benzer? Suratımda değişmez, hep o aynı keder?’ Sırat köprüsünden kendini aşağıya atan düşlerim vardı benim. Ya da ebediyete boylu boyunca uzanan hükümranlığı elemin. İşte ben bu yüzden Sanatıyım yersiz bir deliliğin. Şimdi bıraksam gözlerimi mağaranın ışıklı ağzına, Ellerimi suların kuruluğuna, Adımı gündüzün karanlığına Ve en çok gövdemi aslında; En çok gövdemi bırakabilsem mezar taşlarının yanına. Zira Sağırlığı kulağının beşiğinde sallayan her lohusa İyiden iyiye kötürüm kalacak ölümüme; Bu kez ise, bir âmâ. Keşke olabilseydi annemden kalan o mut artığı ninni, Kanayan dizelerimi iyileştiren ılık bir yama. Ne yazık ki artık; Mutluluk hatırlanamayacak kadar eski. Zaman çılgın bir âşık gibi koşarken sevgilisi ihtiyarlığa, Ateşe verilip öldürülemeyecek kadar diri. Ve artık çaresizlik Kaderimi yazan şairin neşe ile imgeleyemeyeceği yek kelimesi. Ve şimdi kabart kulaklarını sesime; Ey İsa’dan sonra çarmıha gerilen ruhum! İstedim ki; Hızla kaçarken emekleyerek babasızlığın acısından, Kendimi bir erkeğin rüyasında bulayım! Yasak sevişmeler için geceye el açan insanların, nihayetinde tattığı haz kadar güzel olayım! Sevgiyi yüreğinden kürtajla aldıran mazimi Müebbet hapse çarptırayım! Ve eğer olmasaydı delilik Ellerime tutuşturulan sanatım, Minnettarlığım olurdu, Tanrı’nın bana sunduğu yaşamım. |
sağlıcakla kalın