Kırk lâkaplı...
Çok hatalar ettim hayatta, pek çok hem de,
Kendimden başka kimseye de kızmıyorum. Ne hayırlı evlât olabildim, ne iyi arkadaş, Harbi sağlam dost bile olamadım ben. Sevgili desen, onu da olamadım… Gezdim vatan vatan, il il, karar kıldım İstanbul’da, Zaten bir bu kararım isabettir hayatta... Derviş oldum bir kapıya, kadrini bilemedim… Evlendim adam gibi koca olamadım, Baba oldum, hayırsızın önde gideni yine ben. Hata üstüne hata, akıllansam gam yemem. Ne gezer, gün geçmez ki ben hata yapmasam. Götünle dağ deviren Ahmet Efendi derler ya, beterim ondan… Her hayâle kanarım, her kulu ciddiye alırım, Elâlemin derdi herkesten önce gerer beni. Yaranamam da kimseye, ne hanıma, ne çocuklara, Ne de ahbaplara, hele hele akrabaları hiç sorma. Dedem kâfir komünist derdi rahmetli, sanatla ilgileniyorum diye… Kimlerin kalbini kırdım, sayılarını unuttum Helâllik almak isterim ama zor iş, imkânsız hatta. Ülen adamlığın kursu neden yok arkadaş? Vaktinde uyuyup, vaktinde kalksam, baksam işime gücüme… Sevsem ve sevilsem, saydıklarımda beni saysa ne güzel olurdu… Lezzet, şâir, mücahit, yazar, entel, kıssahan, meddah, doktor, profesör hatta Ah be deli neyzen, kırk lâkabından biri bile mutlu edemedi seni… 03.06 – 29 Mayıs 2010 İstanbul * * Video klibi bu adresten izlenebilir efenim; www.timsah.com/40-Lkapli-dem-Neyzence-Siirler/edMM0vrplkv |