Allahuekber'miş!Yok Daha Neler!
1)
Ben de halimce Bedredddin’ em ama halimce ulağım da! davet etmek için insanı kendine! sadece kendine! üç sabah kulaklarıma bağırdım annem beni başkalarıyla büyüttü diye başkaları, mesela kızını sevmeyen bir adam! Şimdi sağırım, babam: sızım! gözlerimin arkasında yaktılar birbirlerini akrabalarım bakmalarım artık bir uçurum kime baksam, düşüyorum Köyüm hep, Allah’a inandığını söylüyor Ama Allah inanmıyor onlara... İnanmıyor, çünkü şehirler hep kötülerle dolu! kötülüğe değil, kötülüklerle göç edenlerle... 2) Ahır kokan kalbimden insana gülleri anlatırım ben bombalar yağarken baharı sor sen bana Ölüm en çok da bana yakışır Çünkü benim yaşamak diye bir derdim var Yaşamak, yani serçeler tırnak diplerime konacak kadar, ki Balkonlarda artık ekmek değil, insan kırıntıları... kendime attğıım düğümlerle yasını tutuyorum çocukluğumun Geçip gittiği için değil, bilakis yaşlıydım ben küçükken anlasaydı öğretmenlerim, ruhumu öperdi! hiç gülmedim de değil, en çok ben güldüm içlerinde, ama... kendime... 3) Çok namaz kıldım çocukken, neden? Büyüyünce oyalanmamak için Tanrıyla söyledim zaten "Ben seni bıraktım, sen de beni bırak Rabbim!" hayret: daha çok sarıldık! "her şey içinde bir yara olmuş" dedi şehrin imamı bana "ah" dedim "ben her şeyin içinde bir yarayım,sen ne anlarsın!" hadi sen git ezanlar oku, birileri çan çalsın Nasıl olsa tapınaklardan alışverişe koşacak tüm müminleriniz. !!! Lanet olsun sizin salavatlarınıza... Allahuekbermiş! Yok daha neler! Allah herşeyinizden daha küçük bir kere... cüzdanlarınızdan ve Mezarlarınızdan bile... cesedine görkemli taşlar diktiğiniz ağlaklar Ah kum olsam kusardım tüm kabirleri suratlarınıza! Toprağın ağzını mermerlerle kapatmanız hep bu yüzden değil mi? terkettim orta sınıfı, memur babamı ve siteleri indim yoksulluğun hırçın öfkesine burada insanlar daha masum değil! sokaklar dar ve herkes: ’mış... Bilmezsin, bilmediğin için gidip Tanrı’ya sığınırsın Ah ben bileceğim bir şey kalmadı Herkes öyle açık seçik ki! Patronlarımla İmamlar aynı Allah’a inanıyor! Yetmez mi? 4) son rüyamda Harran’daydım. Beni terkeden bütün dostlarım oradaydı. herkes bal, kaymak ve peynir satıyordu "Neden burada toplandınız? Herkes neden bana gülümsüyor?" diye sordum. Kimse gülmekten beni duymuyordu. Bir uyandım ki Hakkari’yim! Bir uyandım ki Şerzan’ı vurmuşlar. 5) bilir misin? varoşlar neden hep doğusundadır şehirlerin? ve bilir misin? ailesiyle küsenler neden hep Kuzey- Batı’ya gider? KayıpKentli 03:24 çarşamba kıztaşı-İstanbul 26.06.2010 |
bu ülke insanlarını anlamak nedir biliyor musunuz ey anlayanı anlamsız koridorlarda gezdiren yüzü ilk yaz günü güneşe aldanmış gülün kızarık güzelliği gibi; içi ise metropollerin altlarında geçen borularda akıl arayan şehrin köstebekleri, derinizi ters yüz etmekten sakınan zavallı topluluğu, bileni ibrete meyil verdiren; bilmeyeni şahı deryalarda yüzdüren sebebi tenzih putperest ve kamufle sırıkları; kendiniz olmayı bildiniz mi?
izahı çukurunuz pek yarık; ve, pekde ak değil; her çukur bir imtihan... siz ey anlamı somutta arayan; soyutun anlam ve imkanında boğulmayı denemeyen, istisnanın dışında görünmeyen kişilikleri ampül nasıl sallandığında gölgeyi çalkalıyorsa sizlerde öyle çalkalandırıyorsunuz benliğinizi sağa sola çarpmaktan nefes alamayan irin selleri gibi akıp gider unutulursunuz bir zamanlar... hayatınızda hiç bir taşı elinize alıp Davut gibi vicdanınızı küfre attınız mı?
siz demokrat, siz antikapitalist, siz çevreci, siz hayvansever, siz feminist, siz bilen, siz anlayan, siz beyler, siz baylar, siz ...siz...siz..
siz kurbağa çırtlaklı devrim şişme bebekleri; çatalcılar, kaşıkçılar, akbilciler...
siz demir eriten disk/kesk başkanları ve tutunmuş pervazları olan işçi köleler; başkanlarınız ne ayak bilir misiniz?
siz mahsuncular, ivedikçiler, fatmagülcüler, yaprak dökücüler, eyvahçılar; nereden çıktığınızı bilir misiniz?
siz başörtü karşıtı özgürlük yanlısı tas kafalılar, at besicileri, eğitilmiş köpekler, nazire yapılmış yosmalar, kaldırım güğümü beyler... beyinleriniz bezin altında mı yoksa etin altında mıdır?
siz hac parasını faizi ikramdan talaşlandırmış, reklamperver alimi iş güzarlar: iyilik poster yapılıp asılır mı dediniz mi kıbleye dönerken ey Allah'ım yalvarmalarıyla....
siz fırdönenler...
siz akidesiz hödükler...
siz şovenist...
siz baklacı yudumcular...
siz aptallıklarını boyayla kapatan sünepe yüzlüler...
siz ahkam-ı vilayet korkakları...
siz çopur tutmuş gözün kiri...
siz
siz
siz
siz
siz
sizler birer hiçsiniz...
mösyüler, madamlar, matmazeller, kuçukuçucular... ezberi hitap ucubeleri...
dünyada aynı dili yama etmekten çekinen ruhsuz sefiller...
Not: ( Bir insanın kişiliğini bilmeden, onun ne yediğini, ne içtiğini bilmeden, kime şad ettiğini görmeden, neye inandığını bilmeden, neye isyan ettiğini anlamadan, lisanından fikir çıkarmadan... söylenen sözün hizasına nasıl söz yazarsınız... kendinizi beğenmiş ayna görmemiş; yani aynanın ne olduğunu bilmeyen deniz yosunları... hayatın sorunları şekille konuşmakla çözülmüyor. Sükutu kalbi olanlar istisnadır...)
Eleştirmeyi bilmiyorsunuz. Başbakanınız bilmiyor siz nerden bileceksiniz ki.
Şair parmağına değen kirle size ayın güzel yüzünü hürmet etmek istedi; siz aya değil parmağa bakıp leş kargalarına döndünüz...
emeğe;
sevgiler
saygılar
selamlar