41
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2905
Okunma

ömrümün kıyısına yanaşır bir umman
ve
tek celse de boşanır mavi , prefabrik yatağından
bir uğultu yükselir göğün siyah-beyaz yüzüne
rüzgar fırtına öncesi sessizliğini bozar
dağlar yeşilini iter , gece siyahı inkâr eder
güneş kızıllığından utanır bırakır kendini deryaya
serin bir hüzün değer zamanın ışık saçan yanına
tepeden inme bir felçtir aslında bedene karışan bu muamma
kör bir bakışın kansız damarlarından sızar düşler
sözler transfer olurken dilin ucuna
hece hece işler zaman
kaldırımların sırtından kazınır hayaller
tek tek sayılır paket gülüşler
bir kez daha
ve bir kez daha ısınmak adına yakılır sarı umutla ateş
etrafı sarıyor buhran
telaşlı bakışlar kalıyor akılda
tohumu atılmamış duygular ise uyku halinde
ve sonra ;
mavi kanatların arka koltuğuna rezervasyon yapılır
hiç bir şey olmamışçasına
beyaz buluta en yakın istasyon durağında inmek şart koşularak
her sözün kefareti ödenir
lacivert bir gök saklı kalmıştır baş ucunda
hep umutla...
hayat falso verir
dönüşü olmayan yokuşlara ters adımlarla girerek
ama hepsi o
yürek inadına
imanla yeniyor bu zorluğu bir kez daha
hay sen çok yaşa
kabuğu duvar ,sabrı taştan gerçeğim
5.0
96% (26)
4.0
4% (1)