Çarpıtılmış Zamanlar
Zaman, bir çil horozun ibiklerinde seğridikten sonra.
Çarpıldı söz, söz sözde kaldı. Çoğaldı söz hamalları. Baş tacı magazin, kültür kör topal... Her masal “bir varmış bir yokmuş “diye başlamıyordu. Masallar eskidi eskicinin elinde kaldı Saatlere esir buluşmalar yetmedi âşıklara. Eski çamlar bardak olalı. Aşkın yakası kolalı. Aşk, Bir hecede mahkum. Kum denizde, para bizde değilse de… Çarpık sözler, çarpıtılan manalarıyla lügat yerine gazete küpürlerinde. “Her sabah dünya yeniden kuruldu./ her sabah taze bir başlangıçtı.” Bir rivayete göreyse: “Haber kutsal yorum hürdü.” Fitne aldı başını yürüdü. Fitne diz boyuna çıkınca, şeytan, elinde bir kanca sallayıp durdu sağa sola. Faça, Düzüldü kentin sokaklarında yola. Mağaza adları avrupaileşti, frenk üzümü utanırken adından, Leşti caddelerde kokan san. Ham etti çocuklar hamburgeri, Çok oldu büyükler tarhana çorbasını içmeyeli. Büyülü kutunun esiri çoluk çocuk. Her şeyin sözdesi çıktı, gözdesi göze geldi. Maça maça diye bağırdı muavinler, Maça kızı papazın koynunda aklı oyunda... Mobil telefonlar otomobiller. Timur zamanından değildi çimenleri ezen filler. Diller ayrı, içten geçenler ayrı. Çoğaldı ayrı gayrı… Naylonu çıktı çıkalı her şeyin. hiçbir şeyin kalmadı değeri. Eğerli atlar ve yiğit süvarileri geçip gitti cihandan. Geride nadanlar handan … Güzel anlar anılarda mihman. Her yer talan, can esir, sürgün canan… Ve gönül nâlân kaldı… Ankara,21.05.2010 İ.K |