bildirine zaman gözlerinizin içine baksam ilk defa gemiye bin(diril)miş bir çocuk gibi korkarım ardından incitilmiş geçmişimin ürkek eli değer bitkin omzuma kendine tutkun biri olduğumu daha önce söylemiş miydim şizofren hüzünlerimin altında çoğalıp dururken intiharlarım beni size bağlayan utanc(l)a s(aklayın) alevlerle gölgelenmiş yüzünüzü abanırken üstümüze dur durak bilmez zaman ezber bozan özveriler sizden düşmüş olmalı tekdüze bir çizginin en duygusal yerinde bekler elimi elleriniz çılgın bir büyücüyü andıran bu şehirde birbirine rastlamadan dolaşan iki seyyah gibiyiz duvarlarında arabesk aşk sözleri yazan evlere konuk düşlerimiz ve mevsim hep sonbahar adı konulmamış kaç şiire sapladım tutkularımı bilemiyorum kaç afsunlu suda yıkandı kim bilir arzularım sahi kendine sürgün biri olduğumu söylemiş miydim bu artık son d(okunuşum) akşamın parmak s(uçlarına) ve meftunu olduğunuz gözlerimin son seyri İstanbul’u tenimi incitmeden kalbimin kapısını açabilecek tek el/di eliniz etiketi açılmamış yarınlarımı alıp gidiniz bu arada beni öpen ilk kişi olmanızı çok istediğimi söylemiş miydim filiz 2010 kocaeli |
bu arada beni öpen ilk kişi olmanızı çok istediğimi söylemiş miydim
baştan sona harika bir şiirdi...
bu son dizeler...
bir şarkıyı hatırlattı... sevdiğine siz diye hitap eden...
bir bahar akşamı rastladım size sevinçli bir telaş içindeydiniz derinden bakınca gözlerinize neden başınızı öne eğdiniz?
çok beğendim kutlarım sevgilerimle...