Can Dostu
Denizin çırpınışını seyrederken sabah
Kuzguncuk’ta saat altı buçukta geçerken selam verdiğim adam elinde bira şişesi beni davet etti yanına “-otur dedi iki laf edelim yalnızlık Allah’a mahsustur” yanında oturan arkadaşı bana yerini verdi ’-bunun annesi Kuzguncuk’ta çalışıyordu’ lafı avukatı üzdü belli zira eskiden öğtretmenmiş Kuzguncuk’ta onun annesi Arabasını uygun bir yere park eden yalının bekçisine teşekkür etti ve kapı önüne park ettiği için çok özür diledi. Dişleri noksan ve çakır keyifti şişman adam ama belliydi anlıyordu hayattan İsmet Baba Lokantası’nın yanındaki iskeleye büyük yolcu motoru yanaştı yolcuları motora bindi Dedi sen belli şiir seversin hangi şairden okumamı dilersin (-bu arada bir biraya ne dersin -ben içki kullanmam -o zaman sigara içersin -onu da kullanmıyorum -içen de ölecek içmeyende) dedim ki oku Nazım’dan ruhum dinlensin tamam dedi okurum ben sen bana bakma seyret denizi Şiirde Nazım bir fanila bir de don istiyordu hanımından bilirsin dedi bana hanımının adı “Piraye” bir mahpusun hanımının nasıl olması şiirin teması anlatıyordu ölüm acısının nasıl da çabuk unutulacağını ben denizi seyrettim bir dörtlük daha okudu bitti yağmur çiseliyordu motor iskeleden yolcularını alıp gitti Kuzguncuk’ta saat yedi otuzda yağmuru dinmiş bir çarşamba sabahı avukatla yarım saat çabuk geçti O bana; “içen de ölecek içmeyen de’ “boynuna ipi geçiren çingeneye zavallı demeyecekti” dedi. Ayrılma zamanı geldi Kuzguncuk’ta kahvaltıya davetliydim arkadaşıma vedalaştım bu samimi yeni arkadaşla ayağa kalktı ceketini birleştirdi elimi sıktı onu dinlediğim için teşekkür etti takma dişlerini unutmuştu bir yerde çok düşündü ama nerede unuttuğunu bir türlü bilemedi kuşlardan serçe ve güvercin ayağının ta dibinden ekmek kırıntılarını yedi benle konuşurken bira şişesini elinde salladı durdu hiç içmedi belkide bu onda vazgeçilmez bir özellikti. Şiir bitti ben gittim avukatın birası bitmedi ve söyleyecekleri vardı daha birilerine kim bilir kimlere daha nelerden bahsetti. Mehmet Akif Tiryaki |