BUZ ÜSTÜNDE
Buz üstünde yürüme tedirginliğinde,
Hiçbir şey anlamadım dudaklarının tadından. Şeyler sihirli bir iklim içinde akıp gidiyordu. Gözlerinin rengi odama akıyordu Sonra yatağıma... Sonra göz bebeklerimin içine... Bilmiyordun! Bir nehirdim, Akıyordum sana doğru. Suyu mu beğenmedin ve niye beğenmedin ki? Hidrojenle oksijendi hepsi bu! Bir nehre iki kez girilmez. Böyle dedin ve gittin Karanlık bir gecede, Lağv edip bütün iyi niyetlerimi! Bir intihar şarkısı oluyordum, ‘Kederli Bir Pazar’ oluyordum yokluğunda. El değmemiş bir yosma, Yüksekten korkan bir uçurum çiçeği oluyordum. Bilmiyordun! Zaman değişiyordu, Dünya dönüşüyordu yeni bir dünyaya. Şeylerin sihirli bir iklim içinde akmasını seyrediyordum. Bir ben değişemiyordum, Dönüşemiyordum, evrilemiyordum, Ve çevrilemiyordum bir başka dile! Buz üstünde yürüme tedirginliğinde sevdim seni, Ha düştüm ha düşeceğim, Ele güne rezil olacağım! Ne büyük korkular içinde koşuyordum sana. Bilmiyordun! Mayıs 2007, Antep. |