ÇOCUKresmi bir yanılgıydı nüfus cüzdanında isim hanesine yazılan “Umut” muydu gerçekten o parlayan yaşanmamış yılların yorgunluğu muydu yoksa sepya gözlerinde… bitirilmemiş masalların acıklı sonu bir pazar endişesi gibi oturmuşken küçücük yüreğine acılarını mı saklıyordu o nasırlı elleriyle mermi soğukluğunda sözleri geldi önce sitem miydi bu yalnızlık mı bir el mi istiyordu bir omuz mu isyan mıydı yoksa isyan etmek çok günahtı isyan diyemezdiniz yazgısının karasını tırnaklarının içinde taşıyan anne sevgisine her acıktığında rüyasında sıcak ekmek gören o günahsız değil miydi kış aylarında yada mart soğuğunda o gazete kağıtları üzerine uzanan… siz çiçekli bahçenizdeydiniz yada bir balkon serinliğinde rakı şarap içiyordunuz memleketi kurtarıyordunuz yine bir türkü tutturmuştunuz kanlı eylüller acılı anneler üzerine acı yanı başınızdaydı oysa o sokağın köşesinde gazete yada karton üzerinde… kim verir bitmemiş masalların hesabını hangi yorgan aratmaz ki anne kucağını bu hayat nasıl yaşanır ya bu acı nasıl taşınır seni gördüm ya çocuk bir daha nasıl bakılır bu insanların yüzüne... 21 Mart 2008, Antep. |
hangi yorgan aratmaz ki anne kucağını
çok güzeldi
çok içtendi
saygılarımla efendim