Faraziye…
Vuslatına ermeme zerre ihtimal olsa
Her dem merhameti bol Rabbime yalvarırdım… Mucize kabilinden müjdeli bir hal olsa Sana gönül bağımdan hemen bir gül verirdim… Bırakmazdım ölsem de bir tutsaydım elini Koklardım teker teker saçının her telini Soldurmazdım güzelim bu sevdânın gülünü O bir damla istese ben ona sel verirdim… Bitmezdi gönlümüzün gayrı halayı-barı Düşünmezdim dünyalık menfaati-çıkarı Sen bir İrem olurdun ben de hamarat arı Sana hülyalarımdan süzülmüş bal verirdim… Düzleşirdi önümde aşılmayan yokuşlar Mutluluk şarkımızı söylerdi bütün kuşlar Gönderirdi tez elden baharımızı kışlar Sana bin bir çiçekle bezeli dal verirdim… Bir bakışın gönlümde her yaramı sarardı Hazlara dönüşürdü ıstırapların ardı Senin olduğun yerde gam-keder ne arardı Hepsine birer birer ebedi yol verirdim… Katlanamazdım senden bir an ayrı durmaya Başlardı hemen kalbim hasretinle vurmaya Yüreğindeki hüznü Fizan’a savurmaya Sevgi dağımdan esen şefkatli yel verirdim… Görmezdi gözüm inan senden başka bir şeyi Olmak yeterdi bana aşkın paşası-beyi Nefesim yettiğince haykırırdım neşeyi Sana tek hece kem söz bilmeyen dil verirdim… Bu alemde hem hayır heyhat hem şer yeşerir Durmaz hiçbir devirde zulmünden geri şerir Lakin bütün elemler sevgi közünde erir Sana dünya yükünü taşıyan bel verirdim… Ömrüm akıp gidiyor dertlerin arasından Ne çekerim bilen yok şu bahtın karasından Bir kurtulabilseydim bu firkat yarasından Seninle yaşadığım bir güne yıl verirdim… Veli BOSTANCI |
Ne çekerim bilen yok şu bahtın karasından
Bir kurtulabilseydim bu firkat yarasından
Seninle yaşadığım bir güne yıl verirdim…
Tekrar okunası güzellikte güçlü bir sevda şiiriydi.
Tebriklerimle.