Küskün menekşeler gibi az mahzun,az çileli Uçuşuyor eski bir kafenin merdivenlerinden inerken Siyah elbisesinin eylül telaşındaki etekleri Bir gelin gibi endamının yelekenliği Tebessümünde begonvillerin solgun rengi Manolya bahçelerinin son çocuksu Tertemiz dünyasına el değmemişliği
Bir adam...
Esmer teninde güneş kokusuna sarmış Arada içtiği bir sigaranın tütün efkarını Güya...Kadına adamakıllı tutkulu İlk durakta otobüsten inmeye de Bir o kadar hazır ve başka aşka umutlu Giden gider felsefesine filozof kesilmiş Sevdaya hazır hercai meşrebinden Ne kelebek,ne melek ne ağaç dalları geçmiş
Yaşananlar...
Kadın gülümsedi kirpiklerinin arasından adama Bir martının gözlerinden baktın mı dedi dünyaya Deniz feneri onların mutluluğuna hayran yaktı akşama ışıklarını Yürüdüler sahil boyunca alıp tüm duygularını Adamın eli omuzuna dolanırken kadının Dalgalar coştular eylül akşamlarında ılık ılık İki damla gözyaşıydı serçe parmağında ayrılık
Son...
Şimdi o sahil ıssız gecelerde üşüyorken Dalgalara bir şarkı karışıyordu eskilerden ’Deniz ve mehtap sordular seni’diyordu Eski salaş kafede iki genç aşk tazeliyordu Adam ve kadın yoktu Martılar,çığlık çığlığa ağlıyordu Bir serçe parmağı mutluluk Denizin dibinde istiridyeye İki damla inciden gözyaşı oluyordu
//Aşk her dilde,her dinde ve her yaşta aynı yaşanır...Ayrılık da.//
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
oradaydım bir kaç gün önce akça şehrin aşka kurşun sıkan manolya kokulu sokaklarında salaş cafeye inen merdivenlerde yoktu cafede... ama o küçük martı oradaydı kanatlarında beyaz güller ve serçe parmaklar...
yumuşak bir ten gibiydi şiir,dokundukça yüreğinde eriyen...
Aşk dediğin şın gibi olmalı, şeksiz şüphesiz ve üç noktası özü, sözü, gözü anlatmalı…
Aşk dediğin kaf gibi olmalı, kaf dağı gibi ulaşılmaz erişilmez olmalı, iki zirvesi iki nokta gibi göğe uzanmalı, biri can biri canan olmalı…
Hem kaf aşkın kalbidir onu çıkarınca geriye aş kalır, mide kalır… Aşk gönül işidir; gıdası cananın tebessümü, bir tatlı sözüdür…
Alemin var olma sebebi Aşktır, dünya Aşk ile döner, güneş her sabah Aşka gülümser, yıldızlar kara gecede Aşkı aydınlatır, yağmur bile Aşkı yeşertmek için yağar aleme…
Aşk dediğin Hz. Hifa hatun ile Hz. Suheyb’in sevdası gibi olmalı…
Gülün Nazı, Bülbülün niyazı hep Aşk içindir… Şairlerin yazdığı, ressamların çizdiği hep Aşk değil midir?
Hz. İbrahim’in gönüllü girdiği ateşi gülistana çeviren Aşk, Hz. Yusufu Mısır’a sultan eden Aşk, Hz. Muhammed sallallahü aleyhi vesellem efendimizin sidret’ül müntehadan ötelere götüren Aşk …
".....AŞK sözcüğü zaten sözlükte sarmaşık demekmiş. Bir sarmaşık çınarları. servileri nasıl sarmalarsa AŞKta öyle sarıp sarmalarmış çınar gibi yiğitleri, servi boylu dilberleri ve her sarmaşık sardığı ağacı kuruturmuş sonunda dıştan yemyeşil ve güzel gösterirmiş ama içten içe kurutur, çürütür, çökertirmiş...."
".....sevmenin tabakaları muhabbet, AŞK ve dert olmak üzere üç derecedir; -muhabbet odur ki; mahbubunu görürse memnundur, görmezse kaydında değildir. -AŞK odur ki; mahbubunu görürse memnundur, görmezse mahzundur. -dert odur ki; mahbubunu görürse de mahzundur, görmezse de mahzundur...."
Aşk hüznün dostudur, hasretin yoldaşı… Gurbettir hep Aşkın mekanı… Hep biri ister, biri gözler, birden başkası düşmanıdır Aşkın…
Aşkın tek gıdası, ekmeği, aşı, aşığın gözyaşıdır. Aşkın bayramı maşuğun bir tek tebessümüdür…
Aşk; görebilmektir, binlerce kişi içinde bile onu görebilmek, ama bazen de görmezden gelebilmektir.
Aşk ta karşılık beklemek yoktur. Aşığın duası her an “Yarabbi onun hakkında hep en hayırlısını nasip et, ona gelecek dertler, üzüntüler bana gelsin” diyebilmektir. Ya da “ Ben öleyim o kalsın, ben ağlayayım o gülsün … ” Ama en önemlisi Hz. Ebubekir’in duası gibi dua etmektir. Hani diyor ya “Yarabbi benim vücudumu o kadar büyüt o kadar büyüt ki cehennemde benden başka kimseye yer kalmasın.” İşte Aşık en azından diyebilmeli ki “Yarabbi benim vücudumu iki kişilik yap eğer onun cezası varsa onun yerine de ben yanayım, yer kalmasın cehennemde o dışarıda kalsın”
Hatırlamak; unutanlara has bir özelliktir. Aşk dediğin unutmak tükenmektir diye bilip hiç unutmamaktır… Aşk, Nazdır . Tüm sevdaların olmazsa olmazı naz… Türk’ün ta Türkistan’dan çıkıp geldiği, İstanbul’un Fatih’e ettiği naz… Naz anlayana niyazdır. Bilesin!
Aşk; her şeyi, her anı, her zamanı, her mekanı O ve diğerleri diye ayırmaktır. Onsuz bir geçmişi buruşturup çöpe atabilmek, onsuz bir geleceği hayal bile etmemektir. Kaynak: ForumPaylas.net [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Aşk; en çokta haddini bilmektir…. Aşk susmayı bilmektir, susabilmektir…
Ve Aşk; bilmektir Ey Sevgili!
Bir tek yârı bilmek, onu candan daha aziz bilmektir. Ondan gayrı bildiklerinin hiçbir şey olduğunu dünyanın onunla mana bulduğunu bilmektir. Onun selamı ile gelen bela olsa Eyvallah diyebilmektir. Kızmana, gülmene, gelmene, gitmene, kalmana ölmene hepsine Eyvallah. Bilesin!
Aşk dediğin,yürek dolusu olmalı...Esen bir rüzgarla dağılan küller misali değil.Bir ömür adanmalı ''gece gözlere''. Teşekkür ediyorum,sizi yeniden başka bir sitede dahi olsa görmek güzeldi.Hoşgeldiniz sayfama.
Aşk dediğin,yürek dolusu olmalı...Esen bir rüzgarla dağılan küller misali değil.Bir ömür adanmalı ''gece gözlere''. Teşekkür ediyorum,sizi yeniden başka bir sitede dahi olsa görmek güzeldi.Hoşgeldiniz sayfama.
Şimdi o sahil ıssız gecelerde üşüyorken Dalgalara bir şarkı karışıyordu eskilerden ’Deniz ve mehtap sordular seni’diyordu Eski salaş kafede iki genç aşk tazeliyordu Adam ve kadın yoktu Martılar,çığlık çığlığa ağlıyordu Bir serçe parmağı mutluluk Denizin dibinde istiridyeye İki damla inciden gözyaşı oluyordu
//Aşk her dilde,her dinde ve her yaşta aynı yaşanır...Ayrılık da.// * * * Evet, "Yasemin Göksel" çok teşekkür ederim ve inanın okurken bende sanki, anılarıma kapıldım birden ve kısacıkta olsa bir hayal âlemi yolculuğu yapmış oldum. Hakikatten kısada olsa ama derin anlamlı (BİR AŞK HİKAYESİ) bu!..Yazan elinize ve hisseden duygu yüklü gönlümüze sağlık ve mutluluklar dolsun hiç eksik olmasın, dilerim!..saygılarımla!
Küskün menekşeler gibi az mahzun,az çileli Uçuşuyor eski bir kafenin merdivenlerinden inerken Siyah elbisesinin eylül telaşındaki etekleri Bir gelin gibi endamının yelekenliği Tebessümünde begonvillerin solgun rengi Manolya bahçelerinin son çocuksu Tertemiz dünyasına el değmemişliği
TEBRİKLER EFENDİM KUTLUYORUM GÜZEL BİR ŞİİRDİ.SAYGILAR.
Şimdi o sahil ıssız gecelerde ürküyorken Dalgalara bir şarkı karışıyordu eskilerden ’’Deniz ve mehtap sordular seni’’diyordu Eski salaş kafede iki genç aşk tazeliyordu Adam ve kadın yoktu martılar Çığlık çığlığa ağlıyordu Bir serçe parmağı mutluluk Denizin dibinde istiridyeye İki damla inciden gözyaşı oluyordu
Gerçekten bir aşk hikatesi.Melodi gibi yayılan mısralarda.Harikaydı.Tebrik ederim değerli şairem,var olun.Saygılarımla..
Şimdi o sahil ıssız gecelerde ürküyorken Dalgalara bir şarkı karışıyordu eskilerden ’’Deniz ve mehtap sordular seni’’diyordu Eski salaş kafede iki genç aşk tazeliyordu Adam ve kadın yoktu martılar Çığlık çığlığa ağlıyordu Bir serçe parmağı mutluluk Denizin dibinde istiridyeye İki damla inciden gözyaşı oluyordu
çok etkili ve acılı dizeler.şiirinizi çok beğendim.yazan yüreğinize sağlık.tebriklerimi ve selamlarımı sunuyorum
Şimdi o sahil ıssız gecelerde ürküyorken Dalgalara bir şarkı karışıyordu eskilerden ’’Deniz ve mehtap sordular seni’’diyordu Eski salaş kafede iki genç aşk tazeliyordu Adam ve kadın yoktu martılar Çığlık çığlığa ağlıyordu Bir serçe parmağı mutluluk Denizin dibinde istiridyeye İki damla inciden gözyaşı oluyordu
Çok güzel ve anlamlı bir şiir okudum gönül sayfanızdan. Tebrik ederim. Saygı ve selamlarımla.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.