Otuz altı...
Bir ananın acılı çığlıkları
Yardı göğü… Kuşlar kanatlandı, ağaçlar dallarını silkeledi Bulutlar siluetler resmederek aktı gitti Bir ananın derin solukları Bir mucize gerçekleştirdi… Daha solunmamış hava gibi Doğurdu henüz kirlenmemiş bir masumiyeti… … Bu sabah yeni bir gün daha açıyor Otuz altı dönüm bahçem olmuş Envai çeşit çiçeklerle dikenli, dikensiz… Patikalarda kendimi aramaya çıktığımda Kendimle karşılaştım, daha her yolun başında … Bir ana doğurdu bir masumiyeti Mevsimler mevsimleri ısıtırken Bir diğeriydi oysa diğerini soğutan Masumiyet de koruyamadı saflığını Mucize de buydu ya Çünkü saf değildi masumiyeti de doğuran … Topladım otuz altı, elde var bilmem kaç Nice ayakkabılar eskittim, nice yeni kabanlar Nice sevinçler ektim yüreğime Nice yürek kabarttım hasat zamanlarında Yine de hiç yalnız kalmadım Etrafımı saran kalabalık duygularımla … Şimdi altmışlarında bir ana, doğuran zamanında Paslı bir masumiyetse şimdi otuz altısında Yaşanmamış o kadar anı, yazılmamış o kadar satırla Nasıl da aktı gümbür gümbür çağlayarak zaman Dante’yi ne kadar geride bırakmış olsam da Akıntıya karşı yüzerek pasları silecek Okunmamışları yazabilecek daha çok sular var...(serkans) |