SEN İZMİRSİN
beş bin yaşındaki sevgili
hayallere sığmayan görkeminle daha dün girdin ergenlik çağına sen efsanelerde, amazon kraliçesi mir’in kurduğu, ionyalı tantolosun çizip karısı simirna’ya sunduğu, büyük şair homerosun doğduğu, victor hugo’nun prensesi olan, kent değil misin? ihanetlerde öldürülen, yüreğim gibi talan edilip yağmalanan kaç kez şarap selinde agora, saklamadı mı gülümseyişini, acılarının ardına.. yitik düşlerin yurdu, buz renkli sabahlardaki, güneşli maviliklerde, hep cepheden baktım sana, güne ağaran tutkularımla ürkek bir akşam üstü, denize dalar gibi, düşmek isterken aşka, eşkıya yalnızlık çöktü omuzlarıma sonbahar sarısı bu kenti sırtlayıp derinine düştüm gecenin körfezin gizemlerinde, bir şeyler yok olurken, duman karası bulutlar çöktü, şehrin üstüne günler boyu yasak aşklar taşındı kente, hamesis’in mabedinde damıtılan günahlar, meles çayının kirine karıştı, kaç sevdanın külünü savurdu forbes köşkü.. palmiyeli gecelerin gölgeleri yollardayken.. sağır caddelerinden geçtim tarihin... şair eşref kulak vermedi abdülhamit’e, yazdı yazacaklarını... belkahveden gelecek nal sesleri bekleniyor, hasan tahsin saate bakıyor, ilk kurşunu attı atacak.. yürekleri ağızlarında güvercinlerin cumhuriyet meydan’ında ki atlını ilk hedefi belli.. yangın yerini yeşile boyadın behçet uz, bu kenti kimler boğazladı? kim işledi bu cinayetleri? biliyor musun behçet bey kim? ! ! kordon boyunun kolyesini çalanlar, tarih hala cılız meles çayında akıyor biliyorsun, günlerden ayrılıktı, saçlarının rüzgara karışan isyanıyla, tek başına, çekip giden sendin.. yuttu geceler ege’nin mavisini bir acı çöreklendi şehrin akşamlarına.. şimdi, hangi şehrin sabahında, hangi camdan bakıyorsun tan ağartılarına, saçlarında onca yağmurun ıslandığı serinlikte.. uzak şehrimdesin sen, seninle olmak, omuz omuza yürümek vardı, bu yorgun izmir gecelerinde.. yeni sevgiler yaratamadım, ihanetleri bıçaklayıp, kendime giden bir tünel kazdım özlemleri demirledi alsancak limanı, yalnızlığın ışıkları yandı gözlerimde, çoğalırken karanlık köşeleri kentin, çaresizlik çöktü kaldırım taşlarına kök saldı tabanlarım sokaklara gecelerin tuzağına düştü..... sen kentlerce uzağımdasın, bu şehrin bir köşesinde, son sokak feneri oluşum, yaralıyor beni, düşüyorum ayrılıkların müzmin anaforuna.. şimdi inciraltı’nda yıkanan gölgende, anılarımı öldürüyorum, ay buluta dalarken, denizin gözlerinden öpüp, üşümesin diye şehrin üstüne örtüyorum.. en son sen yıkmıştın giderken, yıkıldığım o yerdeyim hala, bin dört yüz seksen iki muzaffer izgü, bin dört yüz elli üç gazi kadınlar sokağı’nda, yokluğunun günlüğünü tutuyorum... acaba sen bir yalan mıydın? gurbet düğümledi yolları, yanlış adreslerde duran sensin, kapıyı çarpıp gidecek olansa gençliğin, hüzzam bir fasılda, hicrana takılan benim, ellerimde kalansa bir ömür toplamı birazdan, körfez vapurunun küpeştesinde, martılar uçuşacak, inip kalkacaklar su birikintilerine.. kırık dökük masalarda mumlar yanacak, ve şamdanlarda eriyecek umutlarım, seni esecek rüzgar, iç çekecek alsancak’ın mağrur evleri, solungaçlı yüzlerle, çocukluk anılarının jübilesini yapacak fahişeler .. az sonra varoşlarındaki çatısız evlerin penceresinde ışıklar solacak, gözyaşlarıyla yıkanıp karanlığa gömülecek.. dönüp arkama baktığımda konak iskelesinde son vapura binerken, fakülte yıllarımdan kalma, haki renkli parkamla, militan günlerim gelecek aklıma.. yine anılarda, hüseyin yurttaş’ın *saat izmir sularında*, akşamcı mekanımız, ikinci beyler sokağında ki bodrum meyhanesi’nde, bakışlarımızı içerken, dudaklarımızda uçuşan, mutluluk şarkıları olacak... şimdi anımsıyorum, yağmurlarla sevişen ikindilerde, mustafa izmirli’nin, pasaporttaki nargileli kahvesinde, oynadığımız tavlayı, büyülü doğan güneşli günlerde, dudaklarımıza avare ıslıkları yerleştirip, cumhuriyet alanına sığmayan düşlerimizle.. kordonboyundaki öpüşmelerimizi, tayyare sineması kaçamaklarımızı, ilk buluştuğumuz yosun pastanesi’ni, yine ilk şehir içi seyahatimizde, denize köpük köpük tüküren, karşıyaka vapurunun güvertesinde, yakamozlara ışığını, değdirirken yıldızlar.. şubat yağmurlarında ıslanışımızı.. peki sen anımsıyor musun, kadifekale’den ilk ışıklarını yaktığımız karşıyaka’yı, balıkçı sığınağı’nda ki efes gemisinde, içimizde papaz yalısının hüznüyle, bir kaç saati kalmışları bırakıp, düşlere dalıp gitmelerimizi... elbette, yaşlanıyoruz çoğaldıkça anılar.. evet, tenha sokaklarında bu şehrin, sen yoksun ya, gölgen bile yok ya, bir fotoğraf gibi yırtıp atasım geliyor kenti.. bu kente saçların dolaşmış olabilir mi? boyuna yollara bakışım neden? sisler kuşatıyor her yanı, alnımdaki bozuk el yazısına siyah çelenk bırakıp, topuklarımda yılların birikmiş ağrıları, arkamdan koşturan hayallerim, ve beynimdeki darp izleriyle, bende terk edeceğim bu kenti.. bu kent yalnızlığım kadar büyük değil.. biliyorum, bu koca şehirde her şey var, bir biz yokuz, ne kalır ki geriye, fotoğraflar ve anılarla sokaklarda asılı gülüşlerimiz dışında.. bir gün her şey değişecek, gözlerimizde topladığımız yağmur bulutlarıyla, buluşacağız bu şehrin ortasında, biliyorsun, hiç bir acı sürmez sonsuza dek... şimdi, yaralı şehrimin, kül grisi sokaklarında, yorgun bir adamla birlikte, yalnızlığın adımları dolaşıyor, buza yazılan düşler üşürken, sahil evleri’ndeki salaş meyhane, bir kanunun mızrabında ağlayacak, hiç bir dalgakıran direnemeyecek isyanıma, yıkacak bütün bentlerini, yüreklerimiz aynı saate kurulduğunda, gurbetten firar edip, ikimiz de döneceğiz bu kente.. geç kalmışlığın acısını paylaşacağız.. düşlere sığmayan, düş bozumlarında... zaten biz yoktuk kimsesizdi İzmir evet İzmir’i yazdım yanında seni SENİ yazdım büyük harflerle izmir’i yazdım altı çizili seninle İzmiriz ne zaman İzmir’i düşünsem içinden sen çıkıyorsun İzmir için ne yazsam seni yazıyorum sahi bir adında Smyrna değil miydi senin s e n İ z m i r s i n sen izmirsin adlı şiir kitabımdan............... İZMİR / NAİL YAVUZ not: ilk yazdığım anısal çalışma |
şiirin başlığı vurucu,bir kadına söylenebilecek en kıymetli hitabet, izmirli tüm kadınlara ithafen;
sen izmirsin diyebilmek vardı
izmirli kadınlara....
uzun ve belliki işçiliği ve duyguyu kavuran ,özümleyen dizeler....izmiri ,kenti aşkı ve denizi yosun yosun burnumda şiir.....
fon müthiş sunum çok estetik....
kentimin güzel şairini selamlar,emeğini kutlarım...
titiz çalışma,ustaca....
sevgiler saygılar izmire;çünkü
sen izmirsin.....
saygılar.....
MARİCALLAS