İ N T İ H A R (Empati Şiirleri - 2)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiiri yazmak kolay olmadı elbette. Bundan önce "İhanet" isimli şiirimde, ihanete uğrayan bir kadının yerine koymaya çalışmıştım kendimi ve o psikoloji ile yazmaya çalışarak, ilk kez bir kadının ağzından şiir kaleme almıştım.
Bu seferki şiirimde de kendimi intihara giden birisinin yerine koymaya çalıştım ve o psikolojiyi düşünerek kaleme aldım. Bu şiirin yazımı esnasında çok tepkiler aldım. "Bu bahar mevsiminde böyle iç karartıcı birşey neden yazıyorsun" dediler bana. Ve bende şunu söyledim. "Kusura bakmayın bu konuda tevazu yapmayacağım, ben şairim. Aşk ve özlem şiiri yazdığım gibi, sitem şiiri yazdığım gibi, intihar şiiri de yazarım, doğruluğunu savunmasak bile bu hayatın içinde yaşadığımız bir gerçek. Keşke hiç olmasa ama oluyor. Ve ben intihara giden o körpe bedenlerin psikolojisini çok düşünmüşümdür. Elimden gelen yazmaktı ve yazdım." diyorum. Bu şiir gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmıştır. Fakat şükür ki, intihara yeltenen kişinin elindeki silah tetiği çektiği anda yukarı kaydığı için kafatasının sağ üstünden kurşun sıyırarak geçmiş ve Allah’a şükürler olsun ki, şu an yaşıyor. Ve hayata hiç olmadığı kadar bağlı bir şekilde yaşıyor. İntihar bir çıkış değil elbette. Ama hep savunduğum birşey vardır. İçinden çıkılmaz durumlara düşünce çare aramak yerine o durumlara düşmemenin çarelerini aramak daha doğrudur. Bu şiirimi okuyarak ve/veya dinleyerek verdiğiniz destek için de teşekkür ederim. Sevgi ve muhabbetlerimle... Hayat herşeye rağmen güzeldir...
ey soğuk demir,
ey mertliğin katili, ey sonumun faili, şimdi "sus", ilk ve son kez beni dinle, sözümü kesme, bana da küsme, bir görevin var senin, vazifeni yap ve "SUS"... dinle şimdi, sadece kulak ver, tetiğine dokunmadan önce, bu son arzumdur senden, sonrasında birşey kalmasın benden... karanlığın izi içimde kış olmuş, kar yağışmış mazime, istakbâlim buz tutmuş, sevdam beni unutmuş, ve yıllarca uyutmuş... şimdi bana, yazık değil mi? efkârıma saraylar kurardım, içinde hayâllerim yaşardı, öylesine çoktu ki, denizlere koysam taşardı, oysa şimdi, hepsi dağıtıldı pul pul, rüzgârda savrulan kül kül... yıllar oldu saymadım, ellerimden kan damlıyor, yüreğimde cam kesikleri, sızıyorum bedenden dışarı, damla damla eksiliyorum, ve hayattan vallahi tiksiniyorum... şimdi bana, yazık değil mi? asırlardır diz çökmüşüm, hesapsız gözyaşı dökmüşüm, gönül bahçelerimden nice çiçekler sökmüşüm, ve şimdi acılarım dizi dizi, yaralarım sızı sızı, alnımda bir kara yazı, ellerim katran karası... ve yürekte ihanet yarası, hatıralar lime lime, kan damlıyor iliğime, ufkum sönük, sabahları güneşim doğmuyor artık, ve akşamları da batmıyor, içimdeki şehirler bir bir yıkılıyor, ruh bu cesette artık sıkılıyor... sabahlar zifir karası, geceler hasret yarası, ölümse iki nefes arası... şimdi bana, yazık değil mi? salıncaklar kurardım çocuk anılarıma, taze sevdalar sarardım yaralarıma, bazen bir çığlık yükselirdi kalpten, "sus" derdim "sus" canhıraş narâlarıma... sözüm çok ama, gücüm yok, hâlim bu hâldir, dilim susku oruçlarında, gözlerim boşluğa demir attı, can bedende amma, ruhum çoktan havlu attı. Şimdi bana, yazık değil mi? üstüme siyah düşmüş, dertler bana üşüşmüş, hayallerim hep küsmüş, dünya zindan gözüme... sorgularım var benim, zaten yanıyor canım, ağrıyor herbir yanım, isyan düşmüş sözüme... kahkaha firar etmiş benden, bir bûse bile gelmedi senden, hiç haber yok gelen gidenden, acılar ebedî sığınmış yüzüme... Söyle hadi, yada en iyisi "Sus", Şimdi bana, yazık değil mi? bataklık çiçekleri koparıyor tenimi, gözden düşen her bakış kükrüyor sağnak gibi, her kelime bir mermi, delik deşik ediyor, hatıralar doğranmış, bölük bölük gidiyor, bu kâbusun sonunda her arzu kırbaçlanmış, kan gidiyor, can gidiyor, zaman ise son sür’at, arz-ı endâm ediyor. Yelkovan dakikadan, akrepse saatten firar etmiş, can bedenden gitmeye vallahi yemin etmiş... Söylesene, Şimdi bana, yazık değil mi? kırılmış istikbalden kan damlıyor bugüne, artık mecal kalmamış, o mazideki düne, her saniye bin ceset çekiliyorken ipe, verilen vaatlerin, hepsi de vurmuş dibe... sözler jiletten beter, derin derin yırtıyor, içte ölüm arzusu, her geçen an artıyor, son kez hayata dönüp, gülmeyi istiyorum, bu gülüşün ardından solmayı istiyorum... Susma artık bana, Haydi birşeyler söyle... Şimdi bana, yazık değil mi? depremler sıra sıra, kıyametler kopuyor, solmuş boynunu bükmüş, yaprak döküyor çiçekler... ceset kıyamdan ırak, ruhta dudaklar kurak, bu gelinen son durak, ve diyor ki dilim şimdi, "hayatın elini bırak"... can çıkacak ilmek ilmek, bin yıl uzakta gülmek, artık bir iz kalmasın, gül kırmızısı dünden, çünkü ruh parça parça, sökülüyor bütünden... artik nefes son demde, istek kalmamış tende, Azrail dedi sobe ruhum ölüme gebe ömür kül misâlidir, fâsıla kadar kısa, öyle yada böyle bitecekti nasılsa, varsın o şimdi olsun, bu beden artık solsun... Şimdi, bana yazık değil mi? istikbâlin rahminde düşükler bekler, kabûslar peşim sıra alkış tutuyor hayatın cümlesini ben yazmadım amma noktasını ben koyuyorum... dünyanın bu son deminde, tek yönlü bir yoldayım, ve bu tünel mezara çıkar, kefenden başka bir elbise vallahi beni sıkar... içimde kimsesiz çırpınışlar, "YAPMA" diyen nice haykırışlar duyarım, kulağım sağır, saniyeler kahır, uğultular zamanı yırtar, ve hayat dönülmez yolculuğa göz kırpıyor, görüyorsun ya ellerim de titremiyor, kanım soğuk, sesim boğuk, bir hatıra kalmadı bana dünden, ve damla damla eksiliyorum bütünden... Haydi Allah’ın cezası birşey söyle, Şimdi bana, yazık değil mi? birşey daha anladım, biliyor musun? intihar sıcakmış, hücrelerime sızıyor, yavaş yavaş teslim oluyorum, ardından "haydi" diyen sesler duyuyorum, yarınım zaten olmamıştı, bundan böyle hiç olmayacak... ruhum kafesinden kaçmaya hatta uçmaya meyilli, şimdi sıra bende, son rol benim, bu film burada bitti. sen elimde, son nefeste, tek şahidim olacaksın, ve perde kapanacak. bilmem ki yarın sabah, beni kimler bulacak.... haydi bana elvedâ, hayâllerime vedâ, tetiğini çekiyorum, ben artık gidiyorum, istemem hiç arkamdan gözyaşı dökülmesin, benim gibi yürekler hayattan sökülmesin. Şimdi........bana yazık....değil mi? Elvedâ elvedâ elvedââââ..... 08.04.2010 / Frankfurt Metin ESER |
intihara sürükleyen sebebleri ortadan kaldirmak güclü olmak birazda sanki bizim elimizde
sevgimle can