Arif Abim - 1
Meyhane Sohbetleri - 2
Ah abim ah. Bak nasıl üflüyor, gırnatacı bile biliyor hüznümü. Ben diyemiyorum içimdekini, ama o döküyor notalara notalara… Helâl valla adama. Bir değil bin helâl. Şerefine abim. şerefine seninde sanatkâr abim. İç benden bi kadeh. Gel ya da sen de soframıza. Pek zengin değil. fakirce biraz, bakmazsan kusura, gel buyur… Hey güzel abim şeref verdin, bahtiyâr ettin bu fakiri, oğlum tazeleyiver kadehini üstâdın. Tanışın bak, can dostumdur Arif abim. Adı gibidir, anlar insan hâlinden, Gönül dilinden konuşur. Ben içerim hem de sünger gibi, anadın mı? Ama o, içmese de benim için gelir oturur, dinler, eşlik eder, yalnız bırakmaz beni. Kaç sene oldu Arif abi biz seninle can olalı? Ne diyosun? Yirmi iki sene… Oldu o kadar he? Vay anasını be. Tabii, doğrusun. Her zaman ki gibi, yine sen doğrusun abi. Senin Mehmet yeni doğmuştu biz tanıştığımızda. Eee koca adam oldu, askerliğini yaptı geldi. Affet üstâdım ben de Rasim, taksi şöförüyüm. Daha tanışmadan girdik lafa hemen. İsmini bağışlarsan… - Zeki efendim… Harbi ustasıymışsın sen bu işin Zeki kardeşim. Neydi öyle az evvel çaldığın maşala valla. Bravo sana, dert görmesin o sanatkâr ellerin. Coştuk Arif abimle, daldık te nerelere, neler getirdin aklımıza, sağol, varol e mi? He bi de kırmadın geldin ya soframıza, harbi şeref verdin. İçer misin bi kadeh daha Zeki üstâdım? - İzninizle, sahneye dönmem lâzım… Afedersin, haklısın abi, iş önemli. Bakma kusuruma nolur. Ama bil, ilâç gibi geldin bu gece. Yüreğimiz yaralı ya,dilimize vuruyor, affet. Ya Arif abi, görüyosun işte, Adamın işine de engel oluyodum, Adam olmaz be abi benden, sen ne diye takılıyosun ki ben gibi câhile? He? Salaklık ben de, ahmaklığın daniskası ben de, karıyı dövmek ben de, isyan etmek, küfür etmek ben de. Kula yakışmayan ne tür iş varsa, hepsi ben de. Arif abi, tertemiz adamsın sen. Nasıl katlanıyorsun be abi bana? Ben yakışmıyorum bile yanına… Elle tutulur bir yanım yok abi benim. En iyisimi sen de git abi, ben her fenâlığı hak ediyorum. Kendime hayrım yok abi, kimseye yok. Severim seni, bari sana da zararım dokunmasın. Git abii, hem de hemen git. - Rasim Buyur abilerin abisi, emret! - Senin yüreğin temiz kardeşim. De me öyle be abi, utandırma beni, değil inan. - Sen pişman mısın karının evi terk etmesine? Telefonda öyle demiştin bana. Köpekler gibi hem de, ona vuran elim kırılsaydı keşke. Kem söz eden dilim kopaydı keşke de, etmeyeydim o lafları. Pişmanım abim, hem de nasıl pişmanım. Kelime bulamam ki perişanlığımı ifade edeyim. - Gelse peki eve. Ne yaparsın? Ne mi yaparım? Kölesi olurum abi, iti paspası olurum. Allah’ım gösterse o mübarek günü. A ha bak şu kadehler gözüme dursun. O an bırakırım her fenalığımı. Eve giresim yok be abi, gelse keşke Razıyım her istediğine, keşke. Gelmez ama artık, fena kırdım, incittim abi… - Kardeşim, bırak kadehini hadi, karın evde, seni bekliyor, çocuklarında… Abi ciddi misin? Gerçi sen şaka yapmazsın pek, ama. Nasıl ya, ne zaman geldi, ne yapcam ben şimdi abi? Leş gibide içki koktum, tüh… Abi şu hesabı ödeyeyim, kalkalım o zaman. - Ben verdim hesabı, çıkalım hadi. Ne gerek vardı be abi, mahcub ettin beni, Hay Allah ya, titredi ellerim, bak gözlerimde doldu birden. Özledim abi onları, hem de çok özledim. Allah razı olsun Arif abi senden, Yine yaptın babalığını. Nasıl öderim hakkını ben? - Aileni üzme yeter kardeşim. Hadi hayırlı sabahlar, unutma sözünü, bir daha olursa yüzüne bile bakmam. Aman abim, unutur muyum hiç. Ver öpeyim o mübarek elini, bırak nolur. Söz abi, başım hakkı için, dinime imanıma söz… Şimdi müsadenle canım abim, ama var ya ne mübarek adam mışsın, ne güzel dostmuşsun sen Arif abim, Allah’ım senden razı olsun… 03.03 – 1 Nisan 2010 Bakırköy - İstanbul (devamı yayınlanacak yakında efenim, kısmetse) |