Gidiyorum Anne / SeyyahYaş otuz Mum alevinde eridim hergece Sanırım yolun sonu yaklaşıyor Dünyadan bir tat alamadım anne Gidiyorum anne... İnsanların yüreklerinde ihanet var Kin ve nefret kusuyorlar dört bir yana Çocukluğumu yaşayamadım ama Bir yetimin gözlerinde alev alev yandım Karıncanın sırtında mubarek bir kırıntı Sılada vatan hasreti ile yanan Bir işçinin nasırlı elleri oldum Bütün kırlangıçların gözyaşları ben oldum Bu köhne dünyada aslanlara peş-keş Her pazarda tezgahlarda satılan Yüreği umut kırıntıları ile bezenmiş evladın Faydasız çamur gibi akıyor anne Hergece masum bir çocuğun gözyaşındayım Yalnızım... suskunum... çaresizim... Gidiyorum anne... Deryalarda umudu çökertilmiş gençliğimin gülüşlerini arıyorum Neden diye sorma anne Bir sevda uğruna kahrettim kendimi Bazen bir çocuğun gülümsemesine muhtaç kaldım Bazende bir zambak ıssızlığı kadar yalnız Her gün doğumundan sonra bir seyyah Karlar altında kalan kardelen oldum Yüreği avuçlarında semavi düşlere göz süzüp Her gece gözyaşlarını yakamozlara pul pul döken Umutlara diz çöken oldum Oysa, Her gece kimsesizlik düştü payıma anne Kırgınım sana ey güzel hayat Olsaydı, Feryadımı ne mecnun anlardı nede kerem Bir tek sen beni anlardın ey sevgili Yoksun, Yoksun işte... Sende yoksun artık Yüreğimi ıssız bir dağın yamacına fırlatıp gittin Her gece mevsimzsiz fırtınalar estirdin bedenime Her içli şarkıda her şiirin mısrasında Vurulan, yıkılan, kahrolan ben oldum Ben aşkı sevdayı beceremiyorum anne Her mevsim kar düştü avuçlarıma Yalnızım... suskunum... çaresizim... Gidiyorum anne... Oysa Hala Düşlüyorum Siyah meltemin gerçekliliği Ne zaman aydınlığa kavuşacak Ne zaman anne? ne zaman? Hiç baharım olmadı hep sonbaharları yaşadım Gazel yaprakları gibi savruldum Dört bir yana, kim ezerse ezsin diye Tutup kolumdan kimse kaldırmadı beni Düştüğüm yerde kıvranıp durdum İnsanlar bana mutlu olma şansı vermedi anne Nerede bir çocuk ağladı bende ağladım Nerede yavrusunu yitirmiş bir ceylan gördüm Diyar diyar gezdim yasını tuttum Bir karınca kalbi kadar olan yüreğimi incittiler Gelen vurdu giden vurdu ama Masum bir çocuğun gözyaşında ölmenin Ne demek olduğunu bilemedim anne Kahretsin... Yalnızım... suskunum... çaresizim... Gidiyorum anne... Evimizin duvarına asılan mutluluk çerçevesinde olamadım Say ki bu oğlun yok artık Say ki hiç doğurmadın beni Ama bir tek şeyi öğrendim anne Bütün insanlardan uzak Yeryüzündeki her varlığa gölge kadar yakın olmak Ne olur tut ellerimden üşüyorum Son kez sarıl bana anne Sarıl ki ayaklarına kapanayım Ben ki bir seyyah, takatım kalmadı artık anne Yorgunum... bitkinim... çaresizim... Gidiyorum anne... Sevginin, saygının, insanlığın, kardeşliğin Barışın, mutluluğun olduğu diyarlara ihanetin ve savaşların olmadığı yerlere Karıncaların ezilmediği yerlere gidiyorum anne Bir ceylanın gözlerindeki yası tutmaya gidiyorum Bir kırlangıcın gözyaşı akıtmasını engellemeye gidiyorum Kucağında yavrusunun cesedini taşıyan Annenin feryadına gidiyorum Erişilmesi imkansız dağ başında karlar altında kalan Kardelen ölülerini öpmeye gidiyorum Issız dağ başında zambakların yalnızlığına Yarenlik etmeye gidiyorum anne İnsanlığa kucak açan papatya bahçelerine gidiyorum Buram buram lale, sümbül, yasemin kokan dostluklara gidiyorum Yeni bir dünya için, barış için, kardeşlik için gidiyorum Yalnızım... suskunum... ve umutluyum İşte gidiyorum anne. İşte gidiyorum anne... Masum bir çocuğun gözyaşında ölmeyi beceremezsem eğer N’olur! n’olur! N’olur affetme beni ANNE... (16.03.2010) Ayhan Doğan |
ve mükemmel bi şiir..
annelere ne yazılsa güzel..
tebrikler saygılar..