Olmaz emeklisi öğretmenin Öğretmen nasıl emekli olur ? Gün boyu düşünceliydi Can öğretmen Son günüydü öğretmenliğinin bu… Ayva sakallı , tazecik bir gençti o , Anadolu’nun kuş uçmaz, kervan geçmez Haritada gösterilmeyen bir köyünde Bu göreve başladığında… Yoktu okulunun binası gittiği köyde Ne yazı tahtası Ne tebeşiri Ne de silgisi Zili nasıl olsun ? Parmaklarıyla ıslık çalardı Her ders bitiminde Derse girişlerde zil yerine … Yine de yılmadı Can öğretmen
Bugün , son günüydü meslekte Otuz yıl vermişti… Gençliğini Ömrünü Varlığını vermişti bu göreve . Nasıl da geçmişti otuz yıl Farkına varmadan … Bugün son gündü Son ders zili çalacak Can öğretmen Tarih dersinde Sonkez , Cumhuriyeti , Ata’yı Özgürlüğü anlatacaktı Ve ders bitimi… Kendi öğretmenliğine noktayı koyar gibi Tarih dersinin de son ünitesini Öğretmenliğinin son dersini Otuz yıllık geçmişini Noktalayacaktı… Okul bahçesinde koşuşan Boğuşan Şakalaşan Öğrencilerini izledi teneffüs boyu. İlk görev yaptığı köye gitti aklı Anıları canlandı bir bir Gözlerinin önünde… Çamurdan kerpiç kestiği , Derslik duvarlarını bir bir Eliyle ördüğü Sıvasını yaptığı Kapılarını , pencerelerini Elleriyle taktığı Tek tek her odasını boyadığı Köy okulunu anımsadı.. İçi, bir hoş oldu Yüreği kabardı Gözleri dolu dolu olmuştu o an .. Başını sallayıp bir iç çekti derinden “ –Sana ,bir şey yaptım diyemem vatanım Ama, vicdanen huzurluyum Her başlangıcın Elbet bir sonu vardır “ Diye geçirdi içinden …
Çaldı son ders zili Koşuyordu öğrenciler koridorlarda Sesle kesildi . Öğretmenler sınıfa girdiler Durdu Can öğretmen sınıf kapısında Kendine çeki, düzen verdi Düğmelerini ilikledi ceketinin… Bugün haftanın son günü Cuma Günün son dersi Tarih Son zil çalacaktı 45 dakika sonra Emakli olacaktı Can öğretmen… Otuz yıllık öğretmenliğin Son dersiydi bu Ders tarih… Öğretmense, Can öğretmendi Açtı kapıyı Can öğretmen Sınıfına son kez girdi… İçindeki okyanus kabarmış Kopuyordu Tufanlar… Ata’yı anlatıyordu Can öğretmen Tarihi anlatıyordu Ayni , otuz yıl önceki O taze öğretmenin O ayva sakallı gencin Heyecanı , coşkusuyla Gözleri, yaş yaştı…
Az sonra son zil çaldı . Kazım öğretmen kucaklayıp öptüğü ve ayrıldığı öğrencilerin ardından, öğretmen arkadaşlarından , muhtar Ali beyden , köylü halktan ve de Dokuz pınarlar köyünden kopup yollara düştüğünde , yanaklarına doğru süzülen ılık göz yaşlarında hala o sıcak insanların , özel anılarını yaşıyordu . Çam kokulu köy yamaçları , türkuaz mavisi gökyüzü ona, uzaktan uzağa el sallıyor , nemli yelleriyle kulak memelerini yalayıp bizleri unutma diyordu .Tozlu , topraklı köy yollarında bir yorgun araç, her geçen dakika küçülüp biraz daha gözden kayboluyordu . Çam yaprakları ise fısıltılı bir sesle arkalarında, “ TÜRKİYEM “ şarkısını söylüyordu .
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
CAN ÖĞRETMENİN ÖYKÜSÜ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
CAN ÖĞRETMENİN ÖYKÜSÜ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
En kutsal meslek öğretmenlik...Rahmetli babacığımın emekliliği geldi gözümün önüne şiiri okurken...29 yıl öğretmenlik hayatında hiç rapor almamış bir kişi...Öğrencilerine "çiçeklerim" derdi...Hepsiyle tek tek ilgilenirdi...Emekli olduğunda Selda Bağcan'ın "bütün çiçeklerimi verin bana" şarkısı vardı.Bir de Barış Manço'nun "Emekli Salih Öğretmen" ikisinde de gözlerinden yaşlar süzülüverirdi...Ama öğrencileride vefatına kadar hiç yalnız bırakmadılar...Telefonda aradılar...Ta ki vefatına kadar... O kadar güzel anlatmışsınız ki o emeklilik duygusunu...Can öğretmenin yerine yeni öğretmenler inşallah yine aynı heyecan ve ilimle görevlerini yerine getirirler... Yüreğinize sağlık.Sevgi ve saygı ile
mavideydisevgi tarafından 3/24/2010 6:00:24 PM zamanında düzenlenmiştir.