EV
Yalnızlık ve korku…
Her yanım ama her yanım şu an, onlarla dolu. Oysa ne de umut doluydum yarım saat önce, yani senle buluşmama 2,5 saat varken daha… Her gün beraber yürüdüğüm dostumla, yine beraber yürüyecektik. Evim dediğim yerde başıma ne gelebilirdi ki? Sabahtan erken geldim, bekledim umutla, bekledim, bekledim… Ne gelen oldu ne de giden… Öğrendim daha sonra, akşam ki oyundan geç dönmüş dost evine, uyuya kalmış sabah da. Bunu tahmin eden ben, çok erken gelmenin verdiği içgüdüyle, oyalanmak için çay içmek istedim evimin içinde. “Ne olabilir ki?” Düşüncesinin verdiği rahatlık, Beşere duyulmaması gereken, kimi zaman yersiz, kimi zaman da fazla güven, Yalancı çıkardı bu sefer beni Alt tarafı çay içmekti niyetim, evet tiryakisiydim, suçum bu muydu peki benim? Sabahın ilk çayını yudumlamak talihimde yokmuş, evim dediğim yerden. Anladım ki; Ev ev dediğin, sorgulanmadan yaşayabildiğin, yermiş. Korku, karanlık… Yeniden, tekrar tekrar aynı duygu… Şimdi gelmene 2 küçük saat kaldı, 2 tane küçük akrep hareketi. Hâlbuki 2,5 saat de fazla zaman değil ki, 2 tam, bir indirimli akrep hareketi. Ama anlattığım gibi ben, senin gelmene 2,5 saat varken ki zamandan, 2 saat kalana kadar o kadar olay yaşadım, o kadar çok değiştim ki, insan tüm hayatta neler yaşayabileceğinden korkar oluyor, fark edince. Korkuyorum, evet. Ama biliyorum da aynı zamanda. Bu 2 saat çabucak geçecek, seni umutla bekleyen ben, yanında bitivereceğim; sen, dolmuştan iner inmez. Saçlarının sarısı, dolmuşun sarısından ayrılacak önce. 2 kıtanın kavuşması gibi sana sarılacam, kokunu alıcam sıcaklığını hissedip. O sabah evde olma duygusunun yerini yabancılığa bırakması gibi aniden, o yabancılık duygusu da yerini evde güvende olma duygusuna bırakmak zorunda kalacak. Simbiyotun, güneşe dayanması mümkün mü hiç? Günüm umduğum gibi başlamadı diye öyle mi gidecek zaten Bre dev sen ne zannediyorsun, Yağmur yağıyor diye kuşlar hiç mi ötemeyecek! Akrepteki tık yok olmuşken, yeniden döndü aniden. Yelkovanın heyecanına dayanamadı herhalde. Sen geleceksin diye o da heyecanlı, o da düşünceli. Düşündüm, düşündüm Düştüğümü anladım, Düştüm, düştüm Düştüm de, düşünmediğimi kavradım. O halde; düşü, düşün düşünmeyi düşle Şu hayaller dünyasında düşmemek için yeniden Biraz gerçekçi ol da Korkma, imkânsızı iste! “ Ben, güneşin yanında olmak istiyorum!” dedim, haykırdım da gurbet elde. “ İmkânsız” dedi pideciyle çaycı. Yılmadım, düşüme inandım, onu düşündüm. Haykırdım yeniden, yeniden duran yelkovana Etrafın karanlığı bir daha dağıldı. Bir gözümü kapattım, eh bir de hayliyle açtım. Yanı başımda derinden gelen sıcaklık… Anladım ki zilli akrep 2 kere oynamış yerinden ve ben, artık dünyada; gurbette değilim. Aksine, güneşimin yanında, EVİMDEYİM! |