Hüzün Sandığı
Uzak bir iklim kokar hava
Tanıdık değil bakışın Korkuya sarılı Koca bir yumak /açamadığım Küçücük bir düştü eline verdiğim Elvedası olmayan sıcak bir gülüş Büyük harflerle yüreğime kazıdığım Şimdi sensizlik ... Uzun bir yol Yürüdüğüm .. Acıtır sanrıları Kırardın,incitirdin ya hep beni Yokluğunla da ağrıyor yine sol yanım Keşkelerimden biri olmalısın aslında Daha önceki pişmanlıkların ardına eklediğim Haydi.. Yürü önüm sıra Koşar adımlarla.. Seni de koydum Hüzün sandığıma..... |
"Bir avuç yalanla mı sevmiştin beni ..Papatyaları sevdiğin gibi kırmadan incitmeden sevemez miydi yüreğin ? Narindim ! Kırıldığımı incindiğimi farkedemezdin ! Farketmeden incitirdin kırardın ..Ya da farkederek basıp geçerdin üstümden ...
Kalemimin hecelerinde yazgı.Ömrümün adres defterlerinde kapı numarası silinmiş virane. Fikrimin aykaranlığında kirpiğime dolaşmış sinemi yakan bir damla ateş..İçimin dehlizlerinde inleyen nağme.Yüreğimin ayazında kar saçlarımdan tutunup tenime kayan buz.Ruhumun çorak topraklarında firez yangını özlem..
Zifiri karanlık yak kandilini.Gönül mabedimde diz üstü çöktü hasret.Dile lal.Ömre makber.Gözlerimin buğusunda kızıl gündoğumu sancısımı yalnızlık..Doğmamış arzularımdan ödünç aldığım yosun tutmuş musallama çarptım.Yatıyorum yüz üstü.
Günbatımı sensizliğinde ölümün koynumu yalnızlık...
Çöl yanığı dudağımın çatlak aralarından Yudum yudum adını içtiğim Ekmeğimin küflü yanı koparıp atamadım Yokluğunla sol yanımda biriktirdiğim Gurbetçi zulamda bir pul yalnızlığım...Aşkı kutunun içine Kutuyu tozlu raflara kaldırdım..."